1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'Türkiye yalnız bir ülkeye dönüşür'

25 Nisan 2015

1915 olaylarının 100. yıldönümünde Avrupa ile gerginlik yaşayan Ankara’yı, Rusya ve ABD de hayal kırıklığına uğrattı. Uzmanlar, Türkiye'ye 'büyükelçi çekmek' yerine, 'aktif diplomasi' geliştirme tavsiyesinde bulunuyor.

https://p.dw.com/p/1FEur
Fotoğraf: AP

Papa Françesko’nun 20.yüzyılın ilk soykırım kurbanlarının Ermeniler olduğunu açıklamasının ardından Avrupa’dan birbiri ardına çıkan soykırım kararlarına karşı Türk Dışişleri çareyi bu ülkelerdeki büyükelçileri Ankara’ya çağırmakta bulmuştu. Vatikan’ın ardından Avusturya büyükelçisi de Ankara’ya çağrıldı ve bu ülkelerle ilişkiler gözden geçirildi. Büyükelçilerle Ankara’da yapılan istişarelerde “Avrupa yönetimlerine tavrımızı çok sert ortaya koyuyoruz” mesajı öne çıkıyordu. Ancak Ankara’nın bu tavrına neredeyse kulak asan olmadı ve Almanya Federal Meclisi ile Fransa da, Türkiye’yi ‘yeni stratejiler geliştirmeye’ zorlayan kararlar aldı. Alman Federal Meclisi 1915 olaylarını soykırım olarak nitelerken, Fransa Cumhurbaşkanı Hollande, Erivan’da düzenlenen 24 Nisan anma töreninde yer aldı. Fransa’yı da, Almanya’yı da Ermeni diasporasının ‘husumet’lerine alet olmakla suçlayan Türk Dışişleri, bu iki ülkeyi “Sizi affetmiyoruz. Kınıyoruz” açıklamalarıyla zorlamaya çalıştı.

Avrupa’yla yaşanan bu gerilimin tuzu biberi ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Rus meclisi Duma’nın kararından da öte ABD Başkanı Barack Obama’nın 24 Nisan açıklaması oldu. Soykırımı tanıyan Rusya’ya da “Sizi kınıyoruz. Her türlü ambargoya hazır olun” resti çeken Ankara, yazılı bir açıklamayla tepki koyduğu ABD yönetimi ile önümüzdeki dönem nasıl ilişki geliştireceğine kafa yormaya başladı. Öyle ki; Başkan Obama soykırım yerine ‘büyük felaket’ dese de, Papa’nın görüşlerini açıklamasını memnuniyetle karşıladığını duyurmakla kalmamış, ‘soykırım’ teriminin yaratıcısı hukukçu Raphael Lemkin’e de atıfta bulunmuştu.

Tüm bu gerilimden sonra Ankara’da “Ermeni diasporası düşmanlık dolu tezleriyle Avrupa’yı, Amerika’yı ve Rusya’yı zehirledi. Türkiye; bildiğinden şaşmayacak ve barış tezleriyle diplomatik girişimlerini sürdürecek” görüşü hakim. Almanya’ya ve Rusya’ya öfke öyle büyük ki, “Büyükelçilerimizi geri çekersek, bir daha geri dönüşü olmaz” kaygısı da ağır basıyor.

“Avrupa değerlerinden kopuş”

Peki Ankara ‘büyükelçileri geri çekmek’ üzerine kurulu bir diplomasi mi geliştirecek? Avrupa’yla ilişkileri ne olacak? Ermeni diasporasına yenik bir Türk dış politikası mı var? Zamanında kendisi de merkeze çekilmiş bir büyükelçi olan emekli büyükelçi Osman Korutürk Deutsche Welle’nin sorularını yanıtlarken, “Büyükelçi çekmek göstermelik tepkiden başka bir şey değildir. Türkiye, bunu öyle sık yapmaya başladı ki; hiçbir ağırlığı kalmadı bu işin. Asıl şimdi Türkiye’nin büyükelçilere ihtiyacı var” diyor ve Türk dışişlerinin ‘günlük, siyasi tepki’ yerine özellikli politika geliştirmesi gerektiğine dikkat çekiyor.

Hüseyin Bağcı
Hüseyin BağcıFotoğraf: Klaus Weddig

Ermeni diasporasının Türkiye’nin önüne geçmesini, “Türkiye demek ki 2015 için ciddi ve etkin tedbirler alamamış. Aktif bir dış politika stratejisi geliştirilememiş” diye değerlendiren Korutürk, bu durumda Türk hükümetinin “Avrupa değerlerinden kopmasının”da büyük payı olduğunu söylüyor. “Avrupa değerlerini umursamayan hükümet, bu ülkelerle diyalog geliştirmek yerine kısır çatışmalara girmeyi tercih etti. Bundan sonra yapılması gereken Avrupa değerlerinin neresinde olunduğunun sorgulanmasıdır. Ama artık Ankara’da böyle bir irade kalmadı. Bugün yaşananlar Türk diplomasisi açısından büyük başarısızlıktır” değerlendirmesi yapıyor.

“AB ile psikolojik savaş”

ODTÜ’den Hüseyin Bağcı da, DW’nin “Türkiye’nin AB ile ilişkileri düzeltme şansı var mı” sorusuna “Türkiye-AB ilişkilerinde psikolojik savaş başlamıştır. İlişkiler artık duraklama dönemindedir. Büyükelçi çekmek; Türk diplomasisinin gerilediğinin de açık göstergesidir” yanıtını veriyor. Bağcı, hükümetin AB ile ilişkileri gözden geçirmesinin ve Avrupa değerlerine bağlılıktan yana tercih yapmasının şart olduğunu belirtirken, Ankara’nın Rusya’ya ‘soykırım tepkisi’ vermesini de ‘saftoriklik’ olarak değerlendiriliyor.

DW ile Haber 24.04.2015 - 17:00

“Eline Ermenistan’ı almış, yöneten bir Rusya elbette ki soykırım diyecekti. Siz de doğalgazdan tutun tarımda, turizmde Rusya’nın eline bakan bir Türkiye’siniz. Kalkıp Rusya’ya yaptırım uygulamaya çalışırsanız size gülerler” diyen Bağcı, “Türkiye, soykırım kriziyle dış politikadaki yanlışlarını görmek zorundadır. Eğer, yanlışlarda ısrar edilirse çok ama çok yalnız bir ülkeye dönüşecektir” yorumunu yapıyor.

“Yaptırım uygulayamazsın”

Enerji uzmanı Necdet Pamir de, DW’nin “Türkiye’nin tepki açıklamaları sonuç getirir mi” sorusunu yanıtlarken, özellikle “Rusya’ya ambargo uygularım. Yaptırımda bulunurum” açıklamasına dikkat çekiyor. “Bunu diyen Türkiye, tribüne oynamaktadır. Bugün doğalgazda yüzde 58, petrolde 8, kömürde yüzde 32 Rusya’ya bağımlı Türkiye, nükleer santrali de Rusya’ya yaptırmaktadır” diyen Pamir, bu süreçte Türkiye’nin “bağımlılık politikası”nın da gözden geçirilmesi gerektiğini söylüyor. Tepki açıklamalarının ‘somut hiçbir sonucu’ olmayacağını, Türk dış politikasındaki yanlışların 24 Nisan’la birlikte daha net görüldüğünü anlatan Pamir, “Halkımız biliyor ki; Ruslar gazı kesse anında çökeceğiz. Elektrikte bağımlılık da gün be gün artarken, Türkiye’nin söyleyecek hiçbir sözü yoktur. Türkiye, kiminle ne iş yaptığını ya da yapamadığını halka daha açıkça anlatmak durumundadır” mesajı veriyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Hilal Köylü / Ankara