1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yaptırımlar gevşeyecek mi?

Beklan Kulaksizoglu17 Ekim 2013

İran’ın nükleer programı konusunda Cenevre'deki görüşmeler sonrası Batılı diplomatlardan iyimser mesajlar geldi. Tarafların Cenevre'de 7-8 Kasım'da tekrar toplanması kararlaştırıldı.

https://p.dw.com/p/1A1Mo
Fotoğraf: aeoi.org.ir

İran ile Batı arasında son yılların en umut verici yakınlaşma süreci yaşanıyor. İran'ın bu açılım politikasının en önemli hedefi, ülke ekonomisini vuran yaptırımların kaldırılması. Batı'da da yeni Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin diyalog politikasına destek vermek için yaptırımların en azından gevşetilmesi yönünde sesler yükseliyor. Ancak bu yolda başka engeller de var.

Londra Üniversitesi Şark ve Afrika Araştırmaları Yüksekokulu’ndan Ali Fethullah-Nejad, iki tarafın da tutumunda değişiklikler gözlendiğine dikkat çekiyor: “Son on yılda yakınlaşma yönünde işaretler hiç bu kadar iyi olmamıştı. Bunun yanında Batı tarafında da düşünce değişiyor. Şu an en azından İran’ın nükleer programa sahip olma hakkını tanımaya hazırlar.”

Nükleer enerjinin barışçı kullanım hakkı, İran tarafının görüşmeler öncesinde formüle ettiği iki ön koşuldan biriydi. İkinci ön koşul ise yaptırımların kaldırılması.

Batı ise önce Tahran’ın adım atması gerektiği görüşünde. Cenevre’deki görüşmelerin ilk gününde İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif üç aşamalı bir plan sunarak Batılı muhataplarını şaşırttı. Planın tam içeriği hakkında kesin bir bilgi verilmese de İran tarafından kaynaklar, bir yıl içinde uzlaşmaya varılmasının amaçlandığını, ilk etabın ise bir-iki ay içinde tamamlanmasının öngörüldüğünü belirtiyor.

'Ruhani zamana karşı yarışıyor'

Peki, bu iddialı hedefe ulaşılabilecek mi? Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin iç politik baskı altında olduğu, dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in yaptırımların kalkması yönünde hızla sonuçlar sunması için Ruhani’ye altı ay süre tanıdığı belirtiliyor.

Almanya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Berlin merkezli Bilim ve Politika Vakfı’ndan Steffen Meier, başarı şansı ile ilgili şunları söylüyor: “Şüphesiz Ruhani’nin Tahran’a dönüp müzakere sonuçlarını sunduğunda başarılar kaydedildiğini göstermesi gerekiyor. Bu zorlu bir denge eylemi. Aynı şekilde ABD’de de sorun var. Cumhuriyetçilerin çoğunlukta olduğu Kongre, Başkan Obama’nın yaptırımları gevşeterek süreci sürdürme tutumunu paylaşmıyor.”

'Rusya ve Çin'in işine gelmiyor'

Londra Üniversitesi Şark ve Afrika Araştırmaları Yüksekokulu’ndan Ali Fethullah-Nejad, Ruhani’nin açılımını desteklemek üzere Batı’nın yaptırımları gevşetme teklifi götürmesi gerektiği görüşünde. Ancak bunun önündeki tek zorluk Obama’nın karşısındaki muhalefet değil. Fethullah-Nejad, İran ile Batı arasında hızlı bir yakınlaşmanın, yaptırım ortamından yarar sağlayan Çin ve Rusya’nın işine gelmeyeceğini belirtiyor ve “Yaptırımlar, Çin’in yabancı partner olarak İran iç pazarındaki monopol konumunu sürdürmesini sağlıyor” ifadelerini kullanıyor.

Hassan Rohani Rückkehr aus New York in Teheran Iran
Hasan RuhaniFotoğraf: Tasnim

Fethullah-Nejad’a göre Rusya da, İran’ın yaptırımların kaldırılması durumunda enerji sevkiyatında rakip olarak karşısına çıkmasından endişeli. İran’ın devreye girmesiyle, Avrupa’ya doğal gaz ve petrol sevkiyatında Rusya’nın lider konumu sarsılacak. Fethullah-Nejad bununla birlikte İran’ın yeniden dünya pazarlarına açılmasının çok da kolay olmadığına işaret ediyor: “İran’ın petrol üretimi büyük ölçüde azaldı. Öncelikle büyük yatırımların eksikliği nedeniyle. Petrol üretiminin artırılması için Batı’nın katkıda bulunması kaçınılmaz.”

'Yaptırımlar düğümünü çözmek zor'

Ancak bunun için sadece ekonomik ilişkilerin yeniden oluşturulması yeterli değil. Öncelikle İran’da ağır bir ekonomik krize yol açan bankacılık ve malî sektöre yönelik yaptırımların gevşetilmesi gerekiyor. Uzmanlar dolayısıyla yaptırımların petrol ya da soy metal ticareti gibi belli alanlarda aşamalı olarak gevşetilmesinin tek başına yeterli olmayacağı konusunda uyarıyor.

Bilim ve Politika Vakfı’ndan Steffen Meier, sürecin zorluğunu, “Aradan geçen zamanda birbiriyle iç içe geçmiş bir yaptırım rejimi oluştu. Bir yanda ABD, diğer yanda AB ve BM Güvenlik Konseyi'nden çok çeşitli türlerde yaptırımlar söz konusu. Oluşan bu düğümde, İran tarafında ekonomik etkiler yaratacak adımlar atmak sanıldığından daha zor" sözleriyle anlatıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Wulf Wilde / Beklan Kulaksızoğlu

Editör: Ahmet Günaltay