1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Cezayir Avrupa'nın enerji güvenliğine katkı sağlar mı?

Sergio Matalucci
14 Mayıs 2022

Rusya'ya enerji alanında bağımlı kalmak istemeyen Avrupa Birliği, enerji alanında yeni kaynaklar arıyor. Zengin doğal gaz rezervlerine sahip olan Cezayir, enerji alanında Avrupa Birliği için bir alternatif olabilir mi?

https://p.dw.com/p/4BFwf
Cezayir'deki Tiguentourine gaz tesisleri
Cezayir'deki Tiguentourine gaz tesisleriFotoğraf: picture-alliance/dpa/R. Kramdi

Rus doğal gazına alternatif arayışında olan Avrupa Birliği'nin enerji güvenliği açısından Akdeniz bölgesi öne çıkıyor. Akdeniz’in güneyinde bol miktarda doğal gaz ve petrol rezervleri bulunuyor. AB halihazırda enerji ihtiyacının yüzde 10'unu Cezayir'den ithal ediyor.

Geçen ay İtalyan petrol ve doğal gaz şirketi ENI bağlantılarını kullanarak Mısır'dan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ve Cezayir'den yılda ek 9 milyar metreküp doğal gaz ithal etmek için anlaşma imzaladı. Mısır ve Cezayir, Kuzey Afrika'da Libya'dan bile daha fazla doğal gaz rezervlerine sahip iki ülke.

Enerjide sadece birkaç tedarikçiye bağlı kalınamayacağını kavrayan AB, enerji güvenliği açısından sihirli bir formül sunamasalar da bu iki ülkenin büyük önemi olduğunu teslim ediyor.

Zamanlama kritik önemde

Hidrokarbon sahaları ve altyapıyı geliştirmek bir yıldan fazla sürüyor ki Avrupa için en kritik süreç bir sonraki kış yaşanacak.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) program sorumlusu Nedim Abillama DW'ye verdiği demeçte “En azından konu doğal gaz ve petrol olduğunda, bölge şu anda Rusya'dan ithal edilen miktarı tamamen ikame edilebilecek durumda değil ancak üreticiler Cezayir ve Mısır'daki LNG terminalleri ile Cezayir ve Libya'daki boru hatları gibi mevcut altyapılardan tam anlamıyla yararlanırsa önemli katkılar sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı.

Bölgesel özellikler

DW'ye konuşan Brüksel Yönetim Okulu'ndan araştırmacı Marco Giuli ise "Avrupa'nın enerji ihtiyacı Cezayir'e, son zamanlarda yeniden alevlenen Batı Sahra meselesindeki siyasi ve ekonomik tavizleri ve pozisyonları temelinde Avrupa ülkelerini birbirine düşürmesi için bir koz verebilir" dedi.

Cezayir'in bağımsızlığından önce olduğu gibi İtalya ile eski bağları yenilenmesi ve güçlendirilmesi gerilim yaratabilir. Dünyanın ilk derin su boru hattı olan Transmed, 1983 yılında Cezayir ve İtalya'yı birbirine bağlamış, Berlusconi dönemi hariç, iki ülke arasında sağlam ilişkiler kurulmuştu.

Ancak Cezayir'in son dönemde İtalya ile anlaşma imzalama kararı İspanya'nın tepkisine yol açtı. Uzmanlar, Cezayir'in bu kararında İspanya'nın Batı Sahra politikalarını revize etmesinin etkili olduğu görüşünde. Cezayir, Fas ile yaşanan gerginlik nedeniyle İber Yarımadası'na gaz getiren iki boru hattından birini Kasım ayında kapatmıştı. Bu durumda İtalyan tarafının fırsatçılık yaptığını düşünenler de bulunuyor.

Farklı yorumlara rağmen, şu inkar edilemiyor: İhracatçı ülkeler ortaklarını seçebilir, siyasi ve teknolojik yönleri de içerecek daha kapsamlı iş birliğinin parçası olarak ek gaz sunabilir.

Konuyu DW değerlendiren Barselona Uluslararası İlişkiler Merkezi'nde kıdemli araştırma görevlisi olan Francis Ghiles, "İspanyol şirketleri, keşif, LNG tesislerinin inşası ve su altı boru hatlarının döşenmesinde İtalyan meslektaşlarının sunabileceği düzeyde teknik bilgi birikimi sunamazlar" şeklinde konuştu.

Financial Times gazetesinin eski Kuzey Afrika muhabiri olan Ghiles, Fransa, Japonya ve ABD'nin de ülkenin petrol ve doğal gaz endüstrisinde rol oynadığını ve gelecekte de bunun devam edeceğini söyledi.

Dev Alman sanayisi Rus gazına ne kadar bağımlı?

Almanya’nın da bir diğer potansiyel kilit oyuncu olduğunu belirten Ghiles, "Almanya Cezayir'de güvenilir olmakla anılır. Bu ün 1970'lerde inşa ettiği traktör ve motor fabrikalarına dayanır" dedi ve ekledi: "Enerjide tektonik plakalar hareket ederken, Almanya ve Cezayir'in gaz ve yenilenebilir enerji üzerine görüşmeyi yeniden başlatması için doğru zaman olabilir."

Değişim yolda

Ancak odak noktası olan tek ülke Cezayir değil. Doğu Akdeniz bölgesi son aylarda Türkiye'nin ABD desteğiyle bölgesel enerji sistemine yeniden entegrasyonu ve son on yılda İsrail, Kıbrıs ve Mısır açıklarında önemli keşifler yapılmasıyla değişim yaşıyor.

"Mısır bir doğal gaz ihracatçısı olarak yeniden ortaya çıktı" diyen IEA'dan Abillama Doğu Akdeniz'de ihracat yapan ülkelerin LNG terminallerine, buna karşılık Batı Akdeniz'deki ihracatçı ülkelerin ise mevcut boru hatlarına ihtiyaçları olduğunu anlattı.

Akdeniz'deki parçalanmışlık bölgesel enerji sektöründe bir sorun olmaya devam ediyor. Ancak AB enerji güvenliğine Akdeniz'in katkısını en üst düzeye çıkarmasına yardımcı olacak kültürel yakınlık, köklü bağlar ve karşılıklı anlayış önemli diplomatik değerler olarak öne çıkıyor.

Cezayir'in fosil yakıt ve yenilenebilir enerji potansiyeli

Cezayir, bulunmuş gaz rezervleri açısından ilk 11 ülke arasında yer alıyor. ABD Enerji Enformasyon İdaresi'nin verilerine göre Cezayir, Çin ve Arjantin'den sonra üçüncü büyük geri kazanılabilir kaya gazı kaynaklarına sahip.

ABD şirketleri ülkede kaya gazı alanında iş birliği fırsatları görürken, Almanya yenilenebilir projelerle ilgileniyor. Alman-Cezayir Enerji Ortaklığı'nın bir parçası olarak, Alman Uluslararası İşbirliği Kurumu (GIZ), ülkenin yeşil hidrojen potansiyelini araştırmakla görevlendirildi.

GIZ sözcüsü DW'ye yaptığı açıklamada, "2021'de GIZ, 2050 yılına kadar Cezayir'de Power to X teknolojilerinin potansiyeli hakkında bir çalışma sundu. Çalışmaya göre, ülke yeşil hidrojen üretimi için gerekli olan güneş enerjisinden çok fazla elektrik üretebilir" bilgisini verdi. Güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen fazla elektrik gücünü enerji dönüştürme ve depolama yolu için bir kullanan yönteme Power to X adı veriliyor.

GIZ, bazı teknik düzenlemelerin ardından hidrojeni taşıyabilmek için gereken petrol ve gaz uzmanlığı ile doğal gaz boruları açısından da Cezayir'in iyi bir durumda olduğunu belirtiyor.

Bölgedeki yeşil projelere yapılan AB yatırımlarının yerel düzeyde elektrifikasyonu artırabileceği, bunun da bölgede daha düşük gaz tüketimi ve ihracattan daha yüksek kâr anlamına gelebileceği ifade ediliyor.

Uluslararası Enerji Ajansı, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesinin kayda değer bir özel sektör yatırımı gerektirdiğini ve bunun da Cezayir üzerinde cazip bir yatırım ortamı sağlaması için baskı oluşturacağını belirtiyor. Ülkede Cezayirli şirketlerin yabancı mülkiyetini teşvik etmeye yönelik reformlar da dahil olmak üzere bazı düzenlemeler yapılıyor.