1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Karanlık suikast

13 Ocak 2013

Türk hükümetinin Öcalan’la başlattığı barış görüşmeleri, karanlık suikast nedeniyle zorluklarla karşı karşıya.

https://p.dw.com/p/17J7I
Fotoğraf: AFP/Getty Images

PKK’nın kurucularından Sakine Cansız ile diğer iki yöneticinin Paris'te öldürülmeleri birçok soru işaretine yol açtı. Türk hükümetinin, çözüm için PKK lideri Öcalan ile yeni bir diyalog başlatmasının ardından düzenlenen karanlık suikast, birçok gözlemci tarafından barış sürecini baltalama girişimi olarak değerlendiriliyor.

PKK’nın Avrupa sorumlusu Zübeyir Aydar, Türk basınına verdiği demeçte, 2 yıl önce Ankara ile gizli görüşmelere başladıklarında da suikast uyarıları aldıklarını belirterek, “Benim yorumum ve bizlerin genel değerlendirmesi, İmralı sürecine yönelik bir sabotaj olduğu. Bu, barış ve diyalog sürecine karşı olan karanlık bir odağın işi” dedi.

Türkiye Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, cinayetleri “vahşet” olarak nitelendirip üzüntülerini dile getirirken, İmralı sürecinden umutlu olduğunu, ama yolun zorlu bir yol olduğunu kaydetti. Arınç, süreçte sabotaj ve provokasyonlarla karşı karşıya kalınabileceğini dile getirdi.

Örgüt içi hesaplaşma mı?

Türk basınında ağırlıklı olarak cinayetin örgüt içi bir infaz olabileceği yorumları yapılırken, PKK hakkında yazdığı kitap ve çalışmalarıyla ünlü olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, şu aşamada spekülasyon yapmanın doğru olmayacağını vurguluyor. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Dr. Özcan şunları kaydetti:

“Bu hadiseyle ilgili olarak şu aşamada kesin olarak şudur demek mümkün değil. Örgütün geçmiş tarihine baktığımız zaman bu tür hadiseler görülebiliyor. Bunu bir iç hesaplaşma olarak görenler olabilir ama kesin olarak budur demek için erken olduğunu düşünüyorum.”

Tek bir PKK yok

Paris’te suikast sonucu öldürülen Sakine Cansız, PKK’nın lideri Abdullah Öcalan ile birlikte örgütü 1978 yılında kuran 5 isimden biri. 1998 yılında Fransa’ya iltica eden Cansız, 2007 yılında Almanya’da tutuklanmış, mahkeme tarafından serbest bırakılmıştı. Basında çıkan haberlerde, Cansız’ın daha ılımlı görüşleriyle tanındığı, Oslo görüşmelerine katıldığı ve yeni süreçte de aktif rol alacak isimlerden biri olduğu kaydediliyor.

Drei Kurdinnen in Paris mit Kopfschüssen getötet
Fransa'nın başkenti Paris'te PKK’nın kurucularından Sakine Cansız ile diğer iki yöneticinin Paris'te öldürülmeleri nedeniyle bir protesto gösterisi düzenlendiFotoğraf: picture-alliance/dpa

Dr. Nihat Ali Özcan, PKK içerisinde, Avrupa kadrosu ile Kandil arasında zaman zaman görüş ayrılıkları yaşanabildiğine dikkat çekiyor ve şunları kaydediyor:

“Tabii, Avrupa’dakilerin bulundukları koşullar daha farklı. Orada uzun süre kalanların, sertlik yanlısı görüşleri zamanla törpülenebiliyor. PKK’nın Avrupa’daki üyeleri üzerinde, dağdakiler ya da Kuzey Irak’takiler kadar güçlü bir kontrol de yok. Avrupa'dakiler doğrudan silahlı çatışma içinde olmadıkları için de, Avrupa’daki yapı farklı görüşler üretmeye daha açık, örgüt açısından daha hassas.”

PKK’nın, Almanya, Fransa, Hollanda ve Belçika başta olmak üzere, Avrupa ülkelerinde yoğun bir örgütlenmesi ve sempatizan kitlesi bulunuyor. AB’nin de terör örgütleri listesinde bulunan PKK, Avrupa’daki faaliyetlerini ağırlıklı olarak kültür dernekleri üzerinden örgütleniyor.

Barışı engelleme girişimleri olabilir'

Türk hükümetinin Öcalan ile başlattığı diyalog süreci, Paris’teki suikastların ardından zorlu bir dönemece girerken, TEPAV uzmanı Dr. Nihat Ali Özcan, önümüzdeki günlerde yeni risklerle karşı karşıya kalınabileceğini belirtiyor. Dr. Özcan, örgütte yaşanabilecekleri şöyle değerlendiriyor:

“Bu sürecin uzun zaman alacağını biliyoruz. Görüşme süreci ilerledikçe, örgüt kendi gücünü, denetimini kaybetme tehlikesiyle karşı karsıya kalırsa ya da hükümetin girişimlerinin örgütü bölme amaçlı olduğu gibi bir algılama içerisine girerse, müzakereyi kesip şiddete dönebilir. Ya da farklı çelişkiler yaşanabilir. Bu tür gelişmeler hiç de sürpriz olmaz.”

Nihat Ali Özcan
Dr. Nihat Ali ÖzcanFotoğraf: DW

Dr. Nihat Ali Özcan, DW Türkçe’ye verdiği demeçte, barış sürecinde en önemli aşamanın Kürtlerin taleplerine de yer verilecek yeni Anayasa olacağına, PKK örgütünün bu süreçte kendi varlığını ve gücünü kaybetmek istemediğine, Kürtlerin temsilcisi ve temel aktör olarak kalmak istediğine işaret ediyor:

“Şimdi görünen o ki Türk hükümeti son tahlilde bir tür egemenlik paylaşımına gidecek. Bunun boyutlarının ne olacağını, bu sürecin nasıl işleyeceğini bekleyip göreceğiz. Ama bu tabii uzun bir süreç. En kritik alan bu yeni anayasa ve yasalar ile yapılacak düzenleme. Bu anayasa düzenlemeler Kürtlere farklı bir statü kazandıracak politik anlamda. Ama PKK bunun hem oluş biçimini görmek istiyor hem de Kürtlere yönelik birtakım siyasi ve hukukî pozisyonların, kendisinin denetiminde ve kontrolünde olacağını düşünüyor”

©Deutsche Welle Türkçe

Haber: Ayhan Şimşek

Editör: Murat Çelikkafa