1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Bankalar arasında ayırım

11 Ağustos 2012

Dört yıl önce Lehman Brothers bankasının iflası finans krizinin başlangıcı olmuştu. O günden bu yana ticari bankacılık ile yatırım bankacılığının ayrılması talebi tekrar tekrar masaya yatırılıyor.

https://p.dw.com/p/15o4K
Fotoğraf: picture alliance/dpa

1929'da New York Borsası'nın dibe vurması ABD ekonomisinin çökmesine yol açmıştı. Amerikan yönetimi bir kaç yıl içinde mali sistemi temelinden değiştiren reformlar uyguladı. 1933'de Glass Steagall Yasası ile bankalar ana ticari konularına göre ayrıldılar. Müşteri hesaplarını yöneten ve kredi veren bankaların, değerli kâğıt işlemleri ve riskli spekülasyon işlerine girmesi yasaklandı.

Ekonomi tarihçisi Joachim Voth, "Bu yasanın hazırlayıcılarından biri olan Senatör Glass, her zaman spekülasyonlara çok fazla para akıtıldığı görüşündeydi. Bu onu daha 20'li yıllarda rahatsız ediyordu. Küresel ekonomik kriz, ticari banka ile yatırım bankalarının kesin şekilde ayrılmasını kabul ettirebilmek için fırsat oldu" diyor.

'Önemli reformlar sunulamadı'

Glass Steagall Yasası'nı başka reformlar takip etti. Bir yıl sonra Birleşik Devletler Güvenlik ve Borsa Komisyonu (SEC) kuruldu ve değerli kâğıt işlemlerinin denetimine başlandı. Banka mevduatlarının sigortalanmasına da bu dönemde başlandı. Glass Steagall Yasası güçlü lobi çalışması sonucu 1999'da yürürlükten kalktı. Ekonomi tarihçisi Joachim Voth Lehman Brothers'ın iflasının üzerinden dört yıl geçmesine karşın bugünkü politikacıların mühim bir reform sunmadıklarını söylüyor.

Voth, "Neredeyse bir suç diyebileceğim şekilde 2007 krizinden hiçbir ders çıkarmadık ve aslında sistemde hiçbir iyileşme sağlayamadık. Bence bu biraz da yeterli zihinsel beceriye sahip olmamaktan kaynaklanıyor. Bankacılıkta her şey birbiriyle iç içe girdikçe, yanlış hareket etme kaygısı artıyor ve önce uzmanlara danışma ihtiyacı duyuluyor. Sonra her şey olduğu gibi bırakılıyor ve uygulamada ufak tefek değişiklikler yapılıyor. Örneğin, sermaye yeterliliğine ilişkin esasların nasıl olması gerektiği gibi. Bu şekilde krizi yenmek kesinlikle mümkün değil" şeklinde konuşuyor.

Nitekim sermayeyi güçlendirmeyi amaçlayan “Basel III” adlı yeni düzenleme henüz yürürlüğe girmedi. ABD'de bankaların kendi hesabına spekülatif işlem yapmasını yasaklama çabaları başarılı olamadı. İngiltere'de de finansal reformlar planlanıyor ama 2015'ten önce yasalaşması olası gözükmüyor. Böyle bir ortamda, ticari ve yatırım bankacılığını ayıran 1933 yılının eski kapsamlı reformunu talep etmelerine şaşmamak gerek. Bunu isteyenlerden biri finans krizi patlak verene kadar Citigroup'un CEO'su olan Sandy Weill. Yıllarca Glass Steagall Yasası'nı yazılarında eleştiren New York Times gazetesi de ticari ve yatırım bankacılığının ayrılmasını savunmaya başladı.

Carter Glass Henry B. Steagall
Carter Glass ve Henry B. Steagall

Krizi önleyebilir mi?

Almanya'da da Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Sigmar Gabriel bu düzenlemeyi isteyenlerden. Ancak Alman Tasarruf Bankaları Birliği Başkanı Georg Fahrenschon, bankaların tüm işlemleri yapabildiği karma sistemi savunuyor: "Almanya'da karma bankaların ne kadar önemli olduğunu gördük. Son üç yılda yaşadıklarımız bize yerel bankalara sahip olmamızın önemini de gösterdi. Bu bankalar orta sınıfa ticari işlemlerinde kur sabitleme olanağı sağladılar. O nedenle ben olayı siyah-beyaz görüp, bankaları parçalayıp, ayıralım diyenlerden değilim.”

Ekonomi tarihçisi Joachim Voth da bankaların ticari işlemlerine göre ayrılmasının krizi önleyeceğine inanmıyor. Ama bunun yine de yapılması gerektiğini savunuyor. Voth, bankaların ulusal ekonomileri tehdit edemeyecek kadar küçültülmesi gerektiği görüşünde.

© Deutsche Welle Türkçe

Andreas Becker / Çeviri: Deniz Eğilmez

Editör: Beklan Kulaksızoğlu