1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Azmin zaferi

14 Temmuz 2014

Almanya sallandı, ama yıkılmadı. DW spor editörü Joscha Weber, yorumunda Alman milli takımının dünya şampiyonluğuna ulaşmasının nedeninin galibiyeti daha ısrarla isteyen ve arayan taraf olmasına bağlı olduğu görüşünde.

https://p.dw.com/p/1CcJy
Fotoğraf: Reuters

Maçtan sonra kazandıkları Dünya Futbol Şampiyonası Kupası'nın etrafında dans eden Alman oyuncular, sanki 120 dakika boyunca koşmamışlar gibi dinç ve diriydiler. Aslında dünyaya yansıyan görüntülerde görünen, mutluluğun tükendiği sanılan enerjinin yeniden ateşlemesiydi.

Uzatmalarıyla toplam 120 dakika süren bu rakibi yıpratma mücadelesinin izleri oyuncuların yüzlerinde görülüyordu. Özellikle Bastian Schweinsteiger'in yüzünde açılan yara zar zor kapatılmış, kanama durdurulabilmişti. Defalarca yere düşen ve baldırlarına kramplar giren Schweinsteiger, her seferinde oyundan çıkması beklenirken yeniden ayağa kalkarak bu muhteşem futbol gecesinde verilen amansız mücadelenin örneği ve anlamı oldu.

Uzatma dakikalarının sonlarına doğru saha kenarında tedavi gördükten sonra sahaya tekrar girerek seyirciyi ateşleyen Schweinsteiger, takımını bir kez daha harekete geçirdi. Bu moralle kendisiyle göz hizasında mücadele eden Arjantin'e karşı direnen Almanlar, böylece maçın galibinin şansa bağlı penaltılar sonucu belirlenmesine de baş kaldırdılar. Böylece bitkin ve biçare penaltılara boyun eğmeme konusunda kararlı olan Alman milli futbol takımı, maçın final bölümünde varını yoğunu ortaya koyarak sonunda hedefe ulaşmayı başardı. Almanya ya hep ya hiç der gibi maça asılarak Schürrle'nin ortasına Götze'nin vuruşuyla golü bularak Arjantin'e öldürücü darbeyi vurdu ve mücadele gücünün karşılığını aldı.

Maçı her iki taraf da kazanabilirdi. Ancak yapılan büyük hatalar sonucu yakalanan fırsatlar birer birer heba edilince sonuca tek bir golle gidileceği ortaya çıktı. Alman oyuncular toplu halde riske girmeye daha hazır ve daha cesur oldukları için de hem fiziksel hem de psikolojik açıdan büyük saygıyı da hakettiler.

Bu Alman Milli Takımı'nın teknik direktörü Joachim Löw için de geçerli. Sürekli spor kamuoyunda kutuplaşmaya neden olduğu taktikleriyle eliştirilen Löw, düz ve rahat bir yoldan yürümek yerine her zaman başarıya kilitlenmişti. Futbolda ender rastlanan yetenekli bir oyuncu neslini bir takım olarak ortaya çıkarmayı başaran Löw, oyuncuların veya çevresinin bireyselleşmesini ve egoistleşmesini engellemeyi de başarmıştı.

Hedeflerine ulaşmak için estetik futbol fikrini kantara koyan Löw, kendi konseptini de değiştirmekten çekinmedi. Bu yaptıklarının tek ve büyük bir hedefi vardı: Dünya Futbol Şampiyonu olmak. Tebrikler, Joachim Löw, başardınız!


© Deutsche Welle Türkçe

Joscha Weber