1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya ile Türkiye arasında sanat köprüsü

Jülide Danisman14 Ekim 2011

Tarabya Sanatçılar Akademisi’nin açılışı Türkiye ve Almanya Dışişleri Bakanları Davutoğlu ve Westerwelle tarafından yapıldı. Akademi ile iki ülke arasındaki kültürel ilişkilerin güçlendirilmesi hedefleniyor.

https://p.dw.com/p/12rvk
Almanya Dışişleri Bakanı Guido westerwelle ve Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (soldan sağa)
Almanya Dışişleri Bakanı Guido westerwelle ve Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu (soldan sağa)Fotoğraf: dapd

Tarabya Sanatçılar Akademisi’nin açılışına Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Alman mevkîdaşı Guido Westerwelle’nin yanı sıra kültürden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Cornelia Pieper ile Yeşiller Partisi Eş Başkanı Claudia Roth ve çok sayıda davetli katıldı.

Tarabya Sanatçılar Akademisi, Türk ve Alman sanatçılar arasında iletişim kurulmasını hedefliyor. Akademi’de, bir danışma kurulu tarafından seçilecek Alman sanatçılara burs verilecek. Bursiyerler de yaklaşık altı ay Tarabya Sanatçılar Akademisi’nde kalarak, çalışmalarına burada devam etme ve Türk meslektaşlarıyla ile diyalog kurma imkânı bulacaklar. Tarabya Sanatçılar Akademisi’nin ilk bursiyerlerini 2012 yılının ilkbaharında kabul etmesi planlanıyor. İlk etapta beş bursiyer kabul edecek Akademi’nin yılda beş ila on sanatçı ve yazara burs vermesi öngörülüyor.

Tarabya Sanatçılar Akademisi tartışmaları

Tarabya Sanatçılar Akademisi, proje aşamasında Türkiye ile Almanya arasındaki kültürel ilişkileri geliştireceği düşüncesiyle geniş destek gördü. Başbakan Angela Merkel de, projeyi Alman kültür politikasının dönüm noktalarından biri olarak tanımladı. Ancak Tarabya Sanatçılar Akademisi, uzun süren tartışmaların ardından açıldı.

Tarabya Sanatçılar Akademisi’nin projesi 2008 yılında Hıristiyan Demokrat Birlik Parti Milletvekili Steffen Kampeter ile Sosyal Demokrat Parti’den meslektaşı Petra Merkel’in girişimi ile geliştirildi ve Alman Meclisi tarafından kabul edildi. 2009 yılında da Meclis Bütçe Komisyonu, Akademi’ye 6 milyon euro kaynak ayrılmasını onayladı.

Akademi’nin İstanbul’un Kültür Başkenti olduğu 2010 yılında açılması planlanıyordu.

Ancak 2009 yılındaki genel seçimlerden sonra göreve başlayan Almanya Dışişleri Bakan Yardımcısı Pieper’in projeye ilişkin yeni bir öneri sunması Alman siyasetçiler arasında yeni bir tartışma başlattı. Zira Pieper’in önerisi sanatçılara burs verilmesi yerine, Türk ve Alman sanatçıların biraraya geleceği bir kültür merkezi kurulmasını öngörüyordu. Bu öneriye Hrıstiyan Sosyal Birlik partisi, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller partisinden siyasetçilerin karşı çıkması üzerine, bütçe donduruldu.

Bunun üzerine Alman Dışişleri Bakanlığı yeni bir öneri hazırladı. Yeni öneri, projenin ilk taslağında öngörüldüğü gibi sanatçılara burs verilmesini, Akademi’nin Almanya’nın Türkiye Büyükelçiliği’ne bağlı olmasını ve Goethe Enstitüsü ile  işbirliği yapılmasını içeriyordu. Bu yeni öneri Alman siyasetçiler tarafından kabul edildiği gibi, Türkiye’nin çekinceleri de giderilmiş oldu.

Alman Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği bilgilere göre Türkiye, 1880 yılında Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit tarafından diplomatik amaçla kullanılması şartıyla Alman İmparatorluğu’na hediye edilen bir arazinin üzerine kültür merkezi kurulmasına kuşkuyla yaklaşıyordu. Zira Türkiye, bunun diplomatik bir statüsü olmayacağını savunuyordu. Ancak perşembe günü törenle açılan Tarabya Sanatçılar Akademisi, Almanya’nın Türkiye Büyükelçiliği’ne bağlı olarak faaliyet gösterecek, dolayısıyla diplomatik bir statüsü olacak. Goethe Enstitüsü ise danışmanlık görevini üstlenecek. Burslar, Alman Meclisi, Kültür ve Medyadan Sorumlu Federal Devlet Bakanlığı, Goethe Enstitüsü ve Ernst Reuter Girişimi’nin temsilcilerinden oluşan bir danışma kurulu tarafından belirlenecek sanatçılara verilecek.

Roth: “Sanata sansür uygulanamaz”

Öte yandan, Tarabya Sanatçılar Akademisi’nin açılışına katılan Yeşiller partisi Eş Başkanı ve Türk-Alman Parlamenterler Konseyi Başkanı Claudia Roth, Türk tarafının bu Akademi’ye yönelik olası eleştirileri olduğuna ilişkin söylentilere karşılık “Sanatçılarımız burada diğer ülkelerdeki benzeri yerlerde var olan koşullara uygun şekilde çalışacaklar. Sanat muhalif ve siyasi içerikli olabilir. Kesinlikle sansür edilemez. Türk tarafı da bunu biliyor” diye konuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/dpa, JD/BK