1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Tekstil işçilerinin geleceği

27 Temmuz 2013

Bangladeş’te bir tekstil fabrikasının çökmesi ile meydana gelen facianın üzerinden yaklaşık 3 ay geçti. Peki, ülkedeki tekstil fabrikalarındaki çalışma koşullarında neler değişti?

https://p.dw.com/p/19Erv
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Bangladeş’in başkenti Dakka’daki binlerce tekstil fabrikasından birinde iş bulmak, kentin kenar mahallerindeki insanlar için büyük bir nimet. İşte bu fabrikalardan birinde çalışan ve bir gecekondu mahallesinden gelen minyon bir genç kız olan Esma, tüm çocuksu görünümüne karşın 18 yaşında olduğunu iddia ediyor.

Esma, çalıştığı 9 katlı binadaki yaklaşık bin işçi için, sadece bir tane acil çıkış kapısı bulunduğunu anlatıyor. Esma, özellikle itfaiye ekiplerinin binaya müdahale etmesinin zor olduğunu düşündüğünden işinin hayati tehlikesi olduğunu belirtiyor.

Endüstrinin aydınlık yüzü

Esma ve onun gibi binlerce kişinin çalıştığı fabrikalar, Bangladeş’teki tekstil sanayiinin karanlık yüzünü oluşturuyor. Ama ülkedeki bu dev endüstrinin bir de aydınlık yüzü var. Amenullah Hagla’nın sahibi olduğu fabrikada bambaşka bir görüntü söz konusu. Burada dikiş makinelerinin gürültüsüne vantilatörler de eşlik ediyor. Hatta bazı katlarda klima bile bulunuyor. Fabrikanın temizliğini, neredeyse Almanya’daki ameliyathanelerinkiyle eş değer görmek mümkün. Her yerde acil çıkış kapılarını gösteren, kırmızı oklar mevcut. Fabrika, Tommy Hilfiger ve Zara gibi markalar için de üretim yapıyor.

Padma Tekstil’in Müdürü Amenullah Hagla, bundan yaklaşık 3 ay kadar önce, 8 katlı tekstil fabrikasının çökmesi sonucu bin 100’den fazla kişinin hayatını kaybettiği felakete rağmen, büyük bir özgüvenle şunları kaydediyor: "Bangladeş’teki tekstil işçilerinin kötü koşullarda çalıştığı bilgisi, kesinlikle yanlış bir önyargı. Maalesef ülkemizin önce yangın felaketi, ardından da birkaç ay sonra Rana Plaza’nın çöküşü ile dünya gündemine gelmesi büyük talihsizlik oldu."

Birçok Batılı markanın endişesi

Ancak bu açıklamadan hemen sonra Amenullah Hagla, o halde neden diğer tekstil fabrikalarının kapılarını gazetecilere açmak istemediği ve böyle bir teklif yapıldığında paniğe kapıldıkları sorusu yöneltildiğinde, şu cevabı veriyor: "Tabii ki çöken binanın ardından, Bangladeş’teki tüm fabrikaların böyle olduğuna ilişkin çıkan dedikodulardan ötürü. Örneğin bize de kontrol etmek için birilerini gönderdiler ve biz de tüm fabrikayı gezdirdik."

Bangladesch Rana Plaza Rettungsaktion 26.04.2013
Nisan ayında Bangladeş'te bir tekstil fabrikasının çökmesi sonucu çok sayda işçi hayatını kaybetmiştiFotoğraf: Reuters

Birçok büyük Batılı marka, tekstil fabrikasında meydana gelen felaketin ardından Dakka’daki üretim merkezlerindeki koşulları teftiş etmeleri için müfettişler gönderdi. Zira tüm ABD ve Avrupalı markalar, fabrika çalışanlarının güvenlik koşullarını sağlamakla yükümlü. Amenullah Hagla, konuya ilişkin şunları kaydediyor: "Eğer sözleşmedeki bu hükme ciddi bir şekilde sadık kalacaklarsa ne mutlu. Ama bunun masrafını da üstlenmek zorundalar. Fiyat konusunda bizim üzerimizde baskı kurmadan bunu yaparlarsa, harika olur."

Müşterileri kaçırma kaygısı

Amenullah Hagla, tüm özgüvenine rağmen, “Made in Bangladesh” ambleminin son felaketle büyük zarar gördüğünü söylüyor. Tekstilci işadamı müşterilerinin Çin, Hindistan ve Kamboçya gibi ülkelere kaçmasından endişe ediyor. O nedenle Hagla, Bangladeş’teki çalışma koşullarının düzeltilmesinin çok daha önemli hale geldiğini vurguluyor.

Uzmanlar, Bangladeş’teki tekstil fabrikalarının yarısından fazlasındaki koşulların, Avrupa standartlarına uygun olduğunu tahmin ediyor.

Bununla birlikte Esma’nın aylık maaşı 3 bin Taka, yani yaklaşık 30 euro. Uzmanlara göre, bu durum değişmediği takdirde, milyonların karnını doyuran tekstil branşının rekabet gücünü kaybetmesi söz konusu.

Bangladeş'te hâlâ, başkent Dakka’da 8 katlı binanın çökmesi sonucu hayatını kaybeden 1100’den fazla kişinin yası tutuluyor. Faciadan 2 binin üzerinde kişi de yaralı olarak kurtulmuştu.

© Deutsche Welle Türkçe

Kai Künstner / Başak Demir

Editör: Başak Özay