1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pahalı dönüşüm

Banu Wöltje16 Ekim 2013

Almanya’daki yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik amacıyla 2000 yılında çıkarılan Yenilenebilir Enerjiler Yasası, elektrik faturasının kabarmasına yol açıyor.

https://p.dw.com/p/1A0j1
Eine Hochspannungsleitung und Windräder zeichnen sich am 31.08.2013 vor der untergehenden Sonne in Hohenhameln im Landkreis Peine (Niedersachsen) ab. Foto: Julian Stratenschulte/dpa
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Rüzgâr, güneş biyokütle ve diğer yeşil enerji kaynaklarından üretilen elektriğin dağıtım şebekesine ve havai hatlara aktarılması ek yatırım gerektiriyor. Bu para elektrik şirketlerinin değil, finansman açığını kapatmak zorunda olan tüketicinin cebinden çıkıyor. Örneğin geçen yıl ekolojik elektriğin Almanya'daki maliyeti 19 milyar euroyu bulmaktaydı. Ancak elektrik borsasındaki fiyatlar baz alındığında, sadece beş milyar euroluk yeşil elektrik üretildiği görülüyor. Kalan 14 milyar euro katılma payı adı altında özel hanelerin elektrik faturasına yansıtıldı.

Bu yıl yeşil elektrik üretimi düşmüş olmasına rağmen 2014 yılında katılma payı daha da artarak kilovat saat başına 6 cente çıkacak. Bunun nedeni büyük elektrik şirketlerinin yenilenebilir enerji satın alma yükümlülüğünün kaldırılmasıydı. Bu durumda elektrik fazlası borsada arz – talep mekanizmasına göre el değiştiriyor. Ek elektrik arzı borsa fiyatını düşürüyor ama tüketici ucuz elektrikten yararlandırılmıyor. Aksine fark büyüdüğü için katılma payına zam geliyor. Kömürle işleyen termik santrallerin ürettiği elektriğe de yenilenebilir enerji payı ödeniyor.

Uluslararası Yenilenebilir Enerjiler Forumu'ndan Norbert Allnoch yeşil elektriğin kent şebekesine verilmesi gerektiği görüşünde. “Yenilenebilir enerjiler katılma payıyla finanse edilen elektriğin de kent şebekesine verilmesi yani fiziki yönlendirme yapılması gerekiyor” diyen Allnoch, abonenin hangi elektriği harcadığını bilemediğini belirtiyor ve ekliyor:

“Yenilenebilir enerjinin katılma payını ödeyen tüketici elektrik şirketinin portföyünde, doğru olmadığı halde, yeşil elektriğin de bulunduğunu sanıyor.”

Windräder drehen sich vor den Kühltürmen des Braunkohlekraftwerks der Vattenfall Europe AG im brandenburgischen Jänschwalde (Landkreis Spree-Neiße), aufgenommen am 05.11.2009 (Illustration zum Thema: Braunkohle kontra erneuerbare Energien). Das Braunkohlekraftwerk ist mit einer installierten Leistung von 3.000 Megawatt nach Firmenangaben das größte seiner Art in Deutschland. Der Anteil der regenerativen Energien an der Stromerzeugung soll in den kommenden Jahren weiter steigen, um die Emission von Kohlendioxid im Interesse des Klimaschutzes weiter zu verringern. Foto: Patrick Pleul dpa/lbn +++(c) dpa - Report+++
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Özel şirketlerin katılım payı düşük

Katılma payına zam yapıldıkça, bu payı ödemek istemeyen özel şirketlerin sayısı da hızla artıyor. Enerji sarfiyatı yüksek sanayi branşlarının rekabet gücünü koruyabilmesi için çıkarılan yasa bunu mümkün kılıyor. Özel şirketlerin katılma payı 1,3 centi geçmiyor. Toplam elektriğin yüzde 18'ini tüketen özel şirketlerin yenilenebilir enerji katılım payının son derece düşük tutulması haksızlık sayılıyor. Aradaki fark özel hanelerle küçük işletmelerden tahsil ediliyor.

Ekolojik elektriğin Alman kamuoyunda pahalılık kaynağı ve sübvansiyon rekortmeni olarak algılanmasına bu yüzden şaşmamak gerek. Ancak şu da gerçek ki, yenilenebilir enerjiler on yıldır teşvik edilirken, kömür ve nükleer enerji santralleri on yıllardır vergilerle sübvanse ediliyor. Avrupa ülkeleri 2011 yılında nükleer enerjiye 35, kömür ve doğalgaza 26, yeşil enerjilere ise 30 milyar euro sübvansiyon ödedi. Avrupa Birliği Komisyonu'nun enerjiden sorumlu üyesi Günther Oettinger rapor taslağındaki bu rakamları, veriler sağlam olmadığı gerekçesiyle sildirtti ama en azından Avrupa'da sübvanse edilen tek enerjinin yenilenebilirler olmadığı ortaya çıktı.

UNSPECIFIED - UNDATED: In this handout picture provided by German Institute for Economic Research in Berlin head of department for energy and enviroment Prof. Dr. Claudia Kemfert looks on during a photocall on December 1, 2008. (Photo by German Institute for Economic Research via Getty Images)
Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün enerji uzmanı Claudia KemfertFotoğraf: Getty Images

Bazı gerçekler gözden kaçıyor'

Alman Ekonomik Araştırma Enstitüsü'nün enerji uzmanı Claudia Kemfert, toplam maliyetlerin sadece üretimle sınırlı olmaması nedeniyle bazı gerçeklerin gözden kaçtığını söylüyor:

“Bunun nedenleri geçmişe uzanıyor. Nükleer enerjiye başından beri vergi indirimi uygulandı ve ihtiyat akçesine el sürülmedi. Ayrıca nükleer atıkların tasfiye ve depolanmasının yüksek maliyeti de sonunda toplum tarafından karşılanıyor.”

Almanya'nın, istihdamı koruma gerekçesiyle taş kömürünü başından beri sübvanse ettiğini hatırlatan Kemfert, kömür ve nükleer enerjinin sürdürülebilir enerji dönüşümünde yeri olmadığını ve kömürün atmosfere yüksek miktarda karbondioksit saçtığını söylüyor.

Ein Windkraftrad steht in Niederaußem zwischen Strommasten (Foto vom 10.05.2005). Der Bau von Windkraftanlagen in Nordrhein-Westfalen wird erschwert. Das bekräftigten die Regierungsfraktionen von CDU und FDP am Donnerstag (01.09.2005) im DüsseldorferLandtag. Foto: Horst Ossinger dpa/lnw +++(c) dpa - Report+++
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

‘Sadece Almanya'da yok'

Claudia Kemfert, enerji katılım payının sadece Almanya'da alınmadığını, örneğin İngiltere'nin aynı uygulamayı nükleer enerji için başlatacağını belirtiyor ve sözlerini şöyle bitiriyor:

“Avrupa'da modası geçmiş teknolojilere sübvansiyon ödenmesinin anlamı kalmamıştır. İleriyi düşünerek, geleceğin teknolojisi sayılan yenilenebilir enerjilerin de piyasa olgunluğuna eriştirilmesi için yeşil enerjinin desteklenmesi gerekir.”

Sübvansiyonların yol açtığı ek harcamaların bundan böyle de Alman elektrik abonesinin cebinden çıkacağı, kesin. Her yıl yeni katılım payının açıklandığı 15 Ekim'lerde suratların asılmasına artık alışacağız.

©Deutsche Welle Türkçe

Friedel Taube / Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu