1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

NSU sonrası aşırı sağ

Baers, Helena8 Ekim 2013

Neonazi cinayetlerinin ardından, Anayasayı Koruma Teşkilatı'na yönelik eleştiriler arttı. Teşkilat şimdi yeni reformlar peşinde ancak NSU'yu taklit edecek grup ya da kişiler konusunda da uyarıda bulunuyor.

https://p.dw.com/p/19wGP
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Aşırı sağcı çevrelerde Nasyonal Sosyalist Yeraltı Örgütü'nün cinayetleri hakkında ne tür düşünceler olduğunu öğrenmek için, aşırı sağcıların buluştuğu internet sitelerine bakmak yeterli. Örneğin bu sitelerden birinde bir kullanıcı Dortmund'daki NSU cinayeti kurbanlarını anma törenine ilişkin, alaycı bir ifadeyle, NSU kurbanlarını anmak için dikilen anıtlarda alt kısımda yeni isimler eklemek için yeterince boş alan bırakmak gerektiğini yazıyor.

Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Burkhard Freier, tahriklerin sadece NSU'dan gelmediğine dikkat çekiyor: “Her zaman NSU'nun taklitçilerinin olduğunu hesaba katmalıyız. Bunlar ya tek başına suç işleyenler ya da kendi aralarında küçük gruplar oluşturanlar. Federal Almanya Cumhuriyeti'nde Neonazi çevresi var ve ayrıca Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde de tabii ki kamuoyu önünde değil kapalı kapılar ardında bir araya gelenler söz konusu. Geçen aylarda terörizmin eşiğindeki üç şebekeyi ortaya çıkardık. Bu gruplar, silah yapıyor, depoluyor ve ilk eylemleri hakkında plan yapıyordu.”

Kuzey Ren Vestfalya eyaleti, 2012 yılında 192 vakayla Almanya genelinde en fazla aşırı sağ eğilimli şiddet olayının yaşandığı eyalet oldu.

Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın raporuna göre, geçen yıl yaşanan 802 aşırı sağcı şiddet olayının yarısı yabancı düşmanlığından kaynaklanıyordu. Bavyera eyaleti de 2013 yılının ilk yarısına ilişkin bir rapor hazırladı. NSU davası Münih'te yapılıyor zira NSU'ya atfedilen 10 cinayetten 5'i Bavyera eyaletinde işlendi. Bavyera eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı Sözcüsü Sönke Meußer, eyalette aşırı sağ şiddet olaylarının yeniden artış kaydettiğini tespit ettiklerini belirtti: “Aşırı sağ Neonazi çevresi, NSU seri cinayetlerinin ortaya çıkmasından bu yana saldırganlığını gittikçe daha da arttırdı. Bu çevreler kısmen yeniden yapılandı ve Nasyonal Demokrat Parti ile aralarına mesafe koydu. Bazı Neonaziler Nasyonal Demokrat Parti’yi bile yeterince radikal bulmuyorlar. Başlangıçta aşırı sağcı çevrelerde de karşıt sesler vardı ancak bu uzaklaşma daha çok taktiksel düşüncelerle şekillendirildi.“

Meußer, temmuz ayında Bavyera'da şu ana kadar aşırı sağcılara karşı en büyük operasyonun gerçekleştirildiğini hatırlatıyor. Bağımsız Güney Ağı adlı aşırı sağ gruba ait 73 ev ve iş yerine baskın düzenlendiğini belirten Meußer, hedeflerinin bu şebekeyi yasaklamak olduğunu söylüyor.

Wander Ausstellung über Todesopfer rechter Gewalt in Deutschland seit 1990
Almanya'da 1990 yılından bu yana aşırı sağ kurbanları sergisinden bir bölüm.Fotoğraf: DW/A. Grunau

Muhbirlerin imajı kötüleşti

Öte yandan, Anayasayı Koruma Teşkilatı ve polis, uzun yıllar yer altındaki aşırı sağcıları ortaya çıkarmanın yanı sıra suçların açıklığa kavuşturulmasında da başarısız oldu. Bu durum, 2011 yılının kasım ayında NSU terörünün ortaya çıkmasıyla daha açık bir hale geldi. Şimdi hatalardan ders çıkarılması gerektiğini kaydeden Burkhard Freier, aşırı sağcı çevreler arasında kapalı kapılar ardında neler olduğunu anlamak için Anayasayı Koruma Teşkilatı yetkililerinin bilgi verecek muhbirler sızdırdığını söylüyor.

Ancak NSU başarısızlığından sonra, muhbirlerin imajı da kötüleşti. Federal düzeyde görev koşullarının kötüleştiğini belirten Freier, Kuzey Ren Vestfalya eyaletinin de bugün yüzde 5 ila 10 oranında daha az muhbir görevlendirdiğini ifade ediyor. Kuzey Ren Vestfalya eyaleti Anayasayı Koruma Teşkilatı Başkanı Freier, yetkililer arasında yapısal bir ırkçılık olduğu suçlamasını ise kabul etmiyor ve göçmen kökenli çalışan sayısının artması gerektiğini kaydediyor. 307 teşkilat mensubundan sadece onunun göçmen olduğu belirtiliyor.

©Deutsche Welle Türkçe

Andrea Grunau / Başak Sezen

Editör: Ahmet Günaltay