1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kerkük kimin?

Mahmut Tevfik / DW29 Eylül 2004

Dünya petrol rezevrlerinin yüzde 7‘sine sahip olan Kerkük şehrinin gelecekteki statüsü sadece şehirdeki etnik grupların değil, Türkiye başta olmak üzere İran ve Suriye gibi komşu ülkelerin ilgi odağında. DW’den Mahmut Tevfik, Kerkük konusunu Lübnanlı Ortadoğu uzmanı Muhammed Nureddin ile görüştü...

https://p.dw.com/p/Ab7K
Kerkük'te Türkmenler ve Araplar, Kürtler'in şehri "Kürtleştirmeye" çalıştığını söyledi...
Kerkük'te Türkmenler ve Araplar, Kürtler'in şehri "Kürtleştirmeye" çalıştığını söyledi...Fotoğraf: AP

Kerkük şehrinin gelecekteki statüsü, sadece şehirdeki etnik grupların değil, Türkiye başta olmak üzere İran ve Suriye gibi komşu ülkelerin de ilgi odağında. Bölgedeki en etkin grup olan Kürtler’in şehir üzerindeki hak talepleri büyük rahatsızlık yaratıyor. Kürdistan Yurtseverler Birliği Başkanı Celal Talabani bir keresinde Kerkük’ü, "Kürt Kudüs’ü, Kürtler’in tarihi başkenti" diye tanımlamıştı.

Şehre olan ilgi ise sadece tarihi bağlardan kaynaklanmıyor. Kerkük ve çevresi, tahminlere göre dünya petrol rezervlerinin yaklaşık yüzde 7’sini içinde barındırıyor. Dolayısıyla Kerkük sorunu başından beri aslında uluslararası bir boyuta sahip. Kerkük kime ait tartışmaları ise bölgeyi bir barut fıçısına çevirmiş durumda.

Bir barut fıçısı

Lübnanlı Ortadoğu uzmanı Muhammed Nurettin de "Kerkük, Irak’ın geleceğinin barış mı savaş mı olacağını belirleyecek. Araplar ve Kürtler arasında, Türkmenler ile Kürtler arasında, Türkiye ile Kürtler arasında savaşa yol açabilecek bir kıvılcım haline gelebilir" diyor. Kerkük kimin? Bu siyasi kıvılcımlar saçan bir soru. Şehirde çeşitli etnik topluluklar arasında şiddet olayları ender değil. Gerilimin gelecekte daha da tırmanacağını düşünenler oldukça fazla.

Kerkük şimdiden bir barut fıçısı olarak değerlendiriliyor. Kerkük ve çevresinde yaşanacaklar, tüm Irak’ın geleceği konusunda da bir sınav olarak görülüyor. Bölgede birbirine şüphe ile bakan çeşitli etnik ve dini gruplar ülkenin genelinde barış içinde birarada yaşayabilecek mi, yoksa Saddam Hüseyin döneminde olduğu gibi bir grup diğerlerine baskın mı çıkacak? Muhammed Nurettin, anlaşmazlıklarda petrolün rolüne dikkat çekiyor:

"Kerkük, Iraklı Kürtler için sadece bir Kürt şehri değil, aynı zamanda ekonomik açıdan büyük önem taşıyor. Çünkü Irak petrol rezervlerinin aslan payı burada. Kerkük’ü kontrolü altında bulunduran, Irak petrolünün devasa bir bölümünü de kontrol edecek.

Farklı etnik gruplar

Ortadoğu uzmanı Muhammed Nurettin, bölgedeki grupların bir şekilde karşı karşıya geleceklerini gösteren açık işaretler bulunduğunu belirtiyor. Bölgede en büyük nüfuza sahip grup olan Kürtler, Kerkük’teki bu konumlarından kolay kolay vazgeçeceğe benzemiyor. En önemli tezleri, şehirde yüzde 48 oranında Kürt, yüzde 28 oranında Arap ve yüzde 21 oranında Türkmen olduğunu gösteren 1957 yılındaki nüfus sayımı.

Kürtler, Irak’ta gevşek bir federasyon yapısı içinde Kerkük’ün, şehre komşu Kürt bölgelerine dahil edilmesini talep ediyor. Bu Araplar ve Türkmenler için ise kabul edilemez bir talep. Sadece ülke içindeki diğer gruplar için değil, başta Türkiye olmak üzere Suriye ve İran için de.

Türkmenler ile akrabalık bağı bulunan ve kendisini Türkmenler’in koruyucusu olarak gören Türkiye, Kuzey Irak’ta gelişecek refah içindeki bir Kürt bölgesinin, kendi sınırları içindeki Kürtler’de de özerklik isteğini yeniden ateşlemesinden endişe ediyor. Burada ekonomik ve jeostratejik çıkarlar da önemli rol oynuyor. Çünkü Türkiye’ye petrol taşıyan boru hatları da Kerkük’ten geçiyor.

Arap ve Türkmenler’in kızgınlığı

Kuzey Irak’taki Arap ve Türkmenler, Kürtleri şehri zorla Kürtleştirmek istemekle suçluyor. Kürt milisleri ve partilerinin bölgedeki diğer etnik grup mensuplarını bölgeden zorla uzaklaştırdıkları suçlamasını insan hakları örgütleri de doğruluyor. Bu uygulamalardan özellikle bölgeye sonradan gelen Araplar etkileniyor.

Araplar, Kürtler, Türkmenler ve buna ek olarak dış güçlerin çıkarları. Kerkük kime ait? Ortadoğu uzmanı Muhammed Nureddin tek çözüm yolunun, bu soruyu hiç sormamak olduğunu düşünüyor ve "Irak’ın tümü için, etnik ve bölgesel farklılıkların sadece ikincil rol oynadığı bir formül bulunmak zorunda. Etnik ve coğrafi kökenleri ne olursa olsun herkesin Iraklı olduğu bir formül" diyor.

Kerkük şehrinin geleceği Irak genelinde yaşanacaklar açısından da önemli bir sınav niteliği taşıyor. Ancak onyıllardır çeşitli halk gruplarının maruz kaldığı sürgün, baskı ve bundan kaynaklanan karşılıklı güvensizlik kolay aşılabilecek gibi görünmüyor.