1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Gizli açlık tehdidi

Ahmet Günaltay23 Temmuz 2014

BM'nin verilerine göre, dünya nüfusunun hızla artarken açlık çekenlerin sayısı azalıyor. Ancak karın doyurmak, yeterli beslenmek anlamına gelmiyor.

https://p.dw.com/p/1Ch70
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Almanya'da faaliyet gösteren Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü (Welthungerhilfe) hazırladığı raporda, dünya genelinde yaklaşık 2 milyar insanın 'gizli açlık' adı verilen yetersiz beslenmeden muzdarip olduğuna dikkat çekti. Hayati öneme sahip vitamin ve minerallerden yoksun gıdalarla beslenen bu insanlar, en başta zayıf bir bağışıklık sistemi olmak üzere ciddi sağlık sorunları ile mücadele ediyor.

Vücutta körlüğe varan kalıcı sağlık sorunları yaratan yetersiz beslenme sorununun en yaygın görüldüğü bölgeler Hindistan, Bangladeş, Orta Asya ve Afrika'nın büyük bir bölümü.

Örgütün Genel Sekreteri Wolfgang Jamann, gizli açlığın da en az gerçek açlık kadar, yani yeterince kalori alınamaması kadar büyük bir sorun olduğunu dile getirirken, Afrika'nın doğusu ve güneyinde insanların büyük oranda sadece mısır lapası yediklerini, bu şekilde karınlarının doymasına rağmen sürekli olarak böyle beslendikleri için vücutlarına hayatı önemdeki vitaminler girmediğini belirtti. Aynı sorunun, salt pirinç tüketilen coğrafyalarda da görüldüğünü ifade eden Jamann, kabuğu soyulan beyaz pirincin nerede ise hiç besin değeri içermediğini vurguladı.

Vitaminsizlik sakat bırakıyor

Durumun ciddiyeti raporda örneklerle açıklanıyor. Buna göre, dünya çapında her yıl 300 bin ile 700 bin arasında çocuk A vitamini eksikliğinden dolayı hayatını kaybediyor. Ayrıca yaklaşık 300 bin çocuğun da gözleri kör oluyor. Folik asit ve demir eksikliği de bir başka önemli sorun. Hamile olan ya da çocuğunu emziren kadınların bu iki temel besin maddesinden yoksun kalmaları durumunda, anne rahmindeki fetüs deformasyona uğrarken, anne sütü ile beslenmeye çalışan bebeklerde A vitamini, folik asit ve demirin yanı sıra çinko ve iyot eksikliği de hayat boyu kalıcı hasarlar yaratabiliyor.

Demir ve A vitamini eksikliği, Jamann'ın tespitlerine göre emziren annelerde sıkça görülüyor. Bunun yarattığı sağlıksız durum doğrudan anneden yeni doğmuş olan bebeğe sirayet ediyor. Annenin yeterli miktarda iyot tüketmediği hallerde de bebeğin zihinsel engelli olma riski artmakta.

Vitamin takviyeli gıda hammaddeleri

Temel gıda maddelerinin yanında herkesin meyve, sebze, yumurta, süt, balık ve et gibi besinlere ihtiyacı var. Ancak yoksullukla mücadele eden insanlar bu besinlere ulaşamıyorlar. Aynı zamanda kalkınma alanında uzman bir sosyolog olan Dünya Açlıkla Mücadele Örgütü Genel Sekreteri Wolfgang Jamann, bu sorunun çözümü için elde var olan temel gıda maddelerine gerekli vitamin ve mineraller ile zenginleştirilmeye başlandığını, hatta bu yöntemin 80 ülkede kanunlarla zorunlu kılındığını dile getirerek. örneğin Zambiya'da mısırın kanunen A ve D vitaminleri ile zenginleştirilmek zorunda olduğunu belirtti. Ayrıca evlerde de gıdaların besin değeri, karma vitamin tozları karıştırılarak artırılabiliyor. Jamann'a göre bu uygulamanın başarılı olma ihtimali yüksek.


Gizli açlık ve genel anlamda açlığa karşı mücadele yöntemlerinden biri de genetiği değiştirilmiş temel gıda ürünleri yetiştirmek. Ancak tahıl ürünleri, pirinç ve mısır gibi gıda maddelerini değişken hava koşullarına karşı daha dayanıklı ve daha verimli hale getirmeye çalışan bu metot beraberinde tartışmaları da getiriyor. Çünkü genetiği değiştirilmiş gıdaların insan vücudu için ne gibi riskler taşıdığı henüz tam olarak araştırılmış değil.

Ayrıca sorunlu bölgelerde yaşayan köylü ve çiftçilerin de söz konusu gıda tohumlarını satın alma gücüne sahip olmaları gerekiyor. Genetiği değiştirilmiş tohumların sadece bir kere ekilebilmesi ve bu tohumların her yıl yeniden satın alınma zorunluluğu bir başka problem.

©Deutsche Welle Türkçe

Fabian Schmidt