1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Fransa'da 2'nci Valls dönemi

27 Ağustos 2014

Fransa'da hükümetin istifasının ardından yeni kabine oluşturuldu. Ancak ülkeyi zor aylar bekliyor. Kayhan Karaca'nın analizi...

https://p.dw.com/p/1D1f4
Manuel Valls
Fotoğraf: PATRICK KOVARIK/AFP/Getty Images

Fransa'da pazartesi günü beklenmedik biçimde istifa eden hükümetin yerine "sosyal-liberal" olarak tanımlanan yeni bir kabine oluşturuldu. Solun solu ve sağ partiler tarafından eleştirilen yeni kabine Cumhurbaşkanı Hollande'a "sadık" ve AB'nin "hoşuna gidecek" isimlerden oluşuyor. Kabinede 8 kadın 8 de erkek bakan yer alıyor. Sayısal parite mükemmel olsa da iktidardaki Sosyalist Parti'nin sol kanadının temsil edilmediği yeni kabinede siyasal parite kuralına bu kez uyulmadı.

Yeni kabinede Başbakanlık görevi bir öncekinde olduğu gibi Manuel Valls tarafından yürütülecek. Cumhurbaşkanı François Hollande tarafından bu yıl nisan ayında hükümeti kurmakla görevlendirilen Valls, eski kabinede Ekonomi Bakanı Arnaud Montebourg, Milli Eğitim Bakanı Benoit Hamon ve Kültür Bakanı Aurelie Filipetti ile ekonomi ve para politikaları konusunda görüş ayrılığı yaşamış, bunun üzerine Cumhurbaşkanı Hollande'a hükümetinin istifasını sunmuştu.

"Borç batağındayız"

Valls, yeni kabine açıklandıktan sonra bir Fransız TV kanalına yaptığı açıklamada, kemer sıkma politikası uyguladıklarına dair değerlendirmeleri reddetti. Buna karşılık, Fransa'nın son 40 yıldır "imkanlarının üstünde yaşadığını" ve "borç batağında olduğunu" söyledi. Euro'nun "aşırı değerli" olduğunu ifade eden Fransa Başbakanı, Euro bölgesinde resesyon riskinin henüz ortadan kalkmadığına da dikkat çekti.

Yeni kabineye gelince; Cumhurbaşkanı Hollande'a yakın isimler ve ağır topların yerlerini koruduğu görülüyor. Eski kabinenin önde gelen isimlerinden olan Dışişleri Bakanı Laurent Fabius yeni kabinede de bu görevine devam edecek. Eski kabinenin en medyatik simalarından biri olan Guyana kökenli Adalet Bakanı Christiane Taubira, İçişleri Bakanı Bernard Cazeneuve, Maliye Bakanı Michel Sapin, Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, Tarım Bakanı Stephane Le Foll ve Çevre ve Enerji Bakanı Segolene Royal de eski kabinedeki yerlerini koruyan isimler oldu.

Sürpriz isimler

Buna karşılık yeni kabinede üç önemli bakanlığa sürpriz isimler getirildi. Bir önceki kabinede Ekonomi Bakanı olarak görev yapan ve hükümetin ekonomik ve parasal politikalarını alenen eleştiren Arnaud Montebourg'un yerine François Hollande'ın Cumhurbaşkanı seçildiği 2012 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı görevini yürütmekte olan 36 yaşındaki Emmanuel Macron getirildi. Liberal kimliğiyle tanınan Macron daha önce de Rothschild bünyesinde çalışmıştı. Macron'un bu göreve getirilmesi işçi sendikaları, sol partiler ve iktidardaki Sosyalist Parti'nin sol kanadı tarafından şiddetle eleştiriliyor.

Yeni kabinenin bir diğer sürpriz ismi Kültür Bakanlığı görevine getirilen Fleur Pellerin oldu. Pellerin, 1973 yılında Güney Kore'de Kim Jong-suk adıyla dünyaya geldikten birkaç gün sonra ailesi tarafından sokağa bırakılmış ve yerleştirildiği yetimhanede 6 aylıkken bir Fransız aile tarafından evlat edinilip Paris'e getirilmiş. Hollande'ın Cumhurbaşkanlığının ilk gününden bu yana kurulan tüm kabinelerde kendisine yer bulan Pellerin, bir önceki kabinede dış ticaret ve turizmden sorumluydu.

Kabinenin en sürpriz ismi ise Najat Vallaud-Belkacem. Adını Fransız siyasetinde ilk olarak 2007 yılında o dönem Sosyalist Parti'nin Cumhurbaşkanı adayı Segolene Royal'in sözcüsü olarak duyuran Vallaud-Belkacem, 1977 yılında Fas'ın kuzeydoğusundaki bir köyde doğdu. Fransa'da inşaat işçisi olarak çalışan babasının yanına 1982 yılında aile birleşimi yoluyla geldi. Fransa'nın ün yapmış yüksek okullarından Paris Politik Etüdler Enstitüsü'nden mezun oldu. Kariyerine hukukçu olarak başladı. Sosyalist Parti'ye 2002 yılında girdi ve parti içinde hızla yükseldi. 2012 yılında François Hollande'ın Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının sözcülüğünü yaptı. Hollande başkan seçildikten sonra kurulan ilk hükümette Kadın Haklarından Sorumlu Bakan ve Hükümet Sözcüsü oldu. Çıkan kabinede ise Kadın Hakları, Şehircilik, Gençlik ve Spor Bakanlığı yaptı. Vallaud-Belkacem yeni kabinede Milli Eğitim Bakanı olarak görev alacak. Fransız siyasetinde Milli Eğitim bakanlığı görevini üstlenen ilk kadın olarak da tarihe geçmiş olacak.

Madalyonun diğer yüzü

Tüm bunlar madalyonun bir yüzü. Diğer yüzü ise pek parlak sayılmaz, zira yeni kabinedeki isimlerin özgeçmişleri mükemmel görünse de hükümeti parlak günlerin beklediğini söylemek zor. Tüm siyasi gözlemciler özellikle önümüzdeki sonbahar aylarının sosyal ve ekonomik planda Cumhurbaşkanı Hollande ve hükümeti açısından olağanüstü zor geçeceğini öngörmekte. Emek sendikalarının hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı sonbahar aylarında eylemler düzenlemeleri bekleniyor. Hükümeti bekleyen zor dosyalar arasında işsizlik, yerel idareler reformu, vergi reformu, çevre vergisi ve 2015 bütçesi var. Bütçe açığının kapatılması ve yapısal ekonomik reformlar konusunda AB cephesinden gelen baskıların iç siyasette tartışma konusu haline gelme riski de oldukça yüksek.

Yeni kabine ana muhalefetteki merkez sağ partiler ve Mayıs ayından bu yana ülkenin en önemli siyasi hareketi konumundaki aşırı sağcı Milli Cephe (FN) partisi tarafından daha şimdiden eleştiriliyor. Ana muhalefet yeni kabinenin ekonomik krizle mücadele programının net olmamasını, aşırı sağ ise "aşırı liberal" olmasını ön plana çıkarıyor. FN, Cumhurbaşkanı Hollande'ın sadece solun solunu ve çevrecileri değil aynı zamanda Sosyalist Parti'nin sol kanadını da hükümet dışında bırakarak parlamentoda çoğunluğu yitirdiğini savunup, erken genel seçime gidilmesini talep ediyor. Bu büyük ölçüde doğru denilebilir. Cumhurbaşkanı Hollande, 2012 yılında iktidara gelmesine önemli katkıda bulunan Sol Cephe (Komünist Parti ve Sol Parti'den oluşan ittifak) ile hükümeti bu yıl Nisan ayında terk eden Yeşiller'in desteğini yitirmiş durumda. Bu siyasi hareketlerin yeni kabine için parlamentoda Eylül ayı içinde yapılması beklenen güvenoyu oturumunda nasıl davranacakları merak konusu.

Ancak Hollande ve hükümeti için en büyük risk kendi siyasi ailesi, yani Sosyalist Parti içinde yatıyor. Partinin sol ve egemenlikçi (küreselleşme karşıtı) kanadı yeni ekonomik programı beğenmez ve muhalefetle beraber yeni kabineye güvenoyu vermeme kararı alırsa, Fransa gelecek aylarda kendisini beklenmedik biçimde erken genel seçim ortamında bulabilir. Böyle bir senaryonun da Fransa'daki ekonomik reform sürecini frenleyeceğinden sadece Fransa değil tüm AB için de sonuçları olur.

© Deutsche Welle Türkçe

Kayhan Karaca / Strasbourg