1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Eski düşman dost mu oluyor?

27 Ağustos 2014

Suriye lideri Beşar Esad, Arap Baharı'nı atlattı. Üstelik şu sıralarda bazı şeyler değişiyor. İslam Devleti örgütü terörüyle mücadele etmek isteyen Batılı ülkeler Esad'a eskisi gibi düşman görmüyorlar.

https://p.dw.com/p/1D2dJ
Fotoğraf: JOSEPH EID/AFP/Getty Images

Arap Baharı Suriye'ye ulaştığında devlet başkanı Beşar Esad'ın da sonunun geldiğine inanılıyordu. Çünkü sözde bahar, Arap dünyasında liderleri neredeyse tek tek devirmişti. Tunus'ta Bin Ali kaçmış, Mısır'da Mübarek tutuklanmış, Libya'da Kaddafi katledilmişti. 2011'in sonbaharında da Suriye lideri Esad'ın durumu hiç de parlak görünmüyordu. Halk ayaklanmış, Esad'ın geri çekilmesi için binlerce kişi gösteriler düzenliyordu. Ama tüm bunlar Esad'ı koltuğundan indirmeye yetmedi. Diktatörlükle suçlanan Beşar Esad, "Eğer ben gidersem, radikal dinci örgütler gelir" diyerek, muhaliflerine adeta göz açtırmadı.

Şimdi aradan üç yıl geçti. İç savaşta 190 bin civarında insan yaşamını yitirdi. Ve sonunda ne yazık ki, Esad'ın "Radikal dinci terörist" uyarısı ciddi bir tehliye dönüştü. Kendilerine İslam Devleti adını veren terör örgütü Suriye'de adeta cirit atar hale geldi. Irak ile Suriye topraklarını kapsayan bir alanda şeriat devleti kurmayı hedefleyen örgüt, önündeki tüm engelleri yok ediyor, direnenleri acımasızca öldürüyor, kendisinden olmayanlara yaşam hakkı tanımıyor. Başta Suriyeli muhalif güçlerle savaşarak Şam'ın elini güçlendiren örgüt, şimdi Suriye ordusunu da hedef almış durumda.

İlginç bir durum

Olaya farklı bir açıdan bakıldığında, ilginç bir durum ortaya çıkıyor. Suriye için ciddi tehdide dönüşen İslam Devleti, Batı için de "Kapıda bekleyen tehlike" anlamına geliyor. Durum böyle olunca İslam Devleti örgütü, Suriye yönetimi ile Batılı devletleri aynı noktada buluşturan ortak bir düşmana dönüşüyor. Yani Batılı ülkelerle Suriye'nin artık hemfikir olduğu müşterek bir konu var.

Merkezi Berlin'de bulunan düşünce kuruluşu Bilim ve Siyaset Vakfı'ndan Suriye uzmanı Petra Becker, "Esad'ın stratejisi tam da buydu. Demokrasi ve insan hakları için direnenlerin devrimini, Selefi cihatçıların ayaklanması olarak gösterdi ve devrime destek veren güçlerin radikalleşmesi ve kendi söyleminin doğru çıkması için elinden gelen herşeyi yaptı" diye konuştu.

Petra Becker, ayaklanmalar başladıktan kısa süre sonra Esad'ın tutuklu rejim karşıtlarını serbest bıraktığını belirterek, böylece onların radikal gruplar oluşturmalarına da bilerek imkan sağladığını ileri sürüyor.

Ancak, Esad'ın planları geri tepti. Özellikle stratejik açıdan son derece önemli olan Tabka'daki hava üssünü İslam Devleti'nin ele geçirmesi, aslında sorunun, olması gerekenden daha büyük bir boyut kazandığını gösteriyor.

İzolasyondan çıkış olabilir mi?

Suriye uzmanı Petra Becker, buna karşın baştan beri izlediği stratejinin Esad'ın uluslararası izolasyondan kurtulması için bir vesileye dönüşebieceğini belirterek, "Şimdi, bu zamana kadar izlediği siyaseti avantaja dönüştürmek için en uygun zaman. Eğer Batılı ülkeleri ikna edip, kendisini terörle mücadele bağlamında partner kabul ettirirse, iktidarını bir kaç yıl daha sürdürebilir" diye konuştu.

Nitekim Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim, aşırı dinci İslam Devleti örgütüyle mücadele için ABD'ye işbirliği teklif etti. Muallim çağrısında, radikal örgütle mücadele için Suriye'nin merkezi rol oynadığını belirterek, "Terörle ciddi anlamda mücadele etmek isteyen ülkeler bizimle birlikte olmalı" diye konuştu.

Amerikan ordusu, İslam Devleti örgütüne karşı olası hava saldırılarına hazırlık için Suriye üzerinde keşif uçuşlarına başladı. NBC Televizyonu, insansız hava araçlarıyla gerçekleştirilen uçuşlarla Suriye'de terör örgütünün barındığı noktaların belirlendiğini duyurdu. Washington ise Şam yönetimiyle temas halinde oldukları yönündeki haberleri yalanlayarak, "Diktatörü güçlendirmek istemiyoruz" açıklaması yaptı.

©Deutsche Welle Türkçe

Anne Allmeling