1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Azınlıklar birleşiyor

13 Nisan 2012

Suriye’de bugüne kadar resmî politika kapsamında suni olarak birbirinden ayrı tutulan azınlıklar, rejime karşı birleşiyor. Zekice izlenecek politikalarla bu birliğin ömrü uzatılabilir.

https://p.dw.com/p/14dDn
Fotoğraf: AP

Annan Barış Planı kapsamında Esad yönetimi ve muhaliflere ateşkes için tanınan sürenin dün sabah dolmasının ardından, Suriye'de silahlar susmuş gibi görünüyor. BM ve Arap Birliği'nin Suriye özel temsilcisi Kofi Annan da, Suriye'de durumun nispeten olarak sakin olduğuna dair haberlerden ve çatışmaların durmuş görünmesinden "cesaret aldığını” belirtti. BM Güvenlik Konseyi de bugün, ülkeye bir gözlemci gönderilmesini görüşecek. Daha önce Suriye’deki şiddetin kınanmasını iki kez veto ederek önleyen Rusya da, bu adıma sıcak baktığı mesajını verdi. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da, Devlet Başkanı Beşar Esad’a baskıyı arttırmayı amaçlıyor. Erdoğan bugün Riyad’da Suudi Arabistanlı yetkililer ile görüşecek.

Öte yandan ülkenin geleceği için de planlar yapılıyor. Suriye’de bugüne kadar resmî politika kapsamında suni olarak birbirinden ayrı tutulan azınlıklar, rejime karşı birleşiyor.

Din hem birleştirici, hem ayırıcı faktör

Suriye çok kültürlü bir ülke. Arap dünyası ile Türkiye arasındaki sınır ülkesi binlerce yıl zarfında birbirinden farklı kültürlerin merkezi olmuş. Nüfusun çoğunluğu Müslüman. Halkı birleştiren din faktörü, aynı zamanda da ayırıcı bir rol oynuyor. Zira İslam da kendi içinde büyük bir çeşitlilik barındırıyor. Suriyelilerin büyük çoğunluğu Sünni, yüzde 10’u ise iktidarı elinde tutan Esad Ailesi gibi Şii Alevi. Ayrıca Dürziler, İsmaililer, Aleviler ve 12 İmam Şiileri de nüfusun toplam yüzde yedisini oluşturuyor.

Renkli etnik mozaik

Müslümanların yanı sıra ülkedeki Hristiyanlar da karışık bir grup. 21 milyonluk nüfusun yaklaşık yüzde 15’i ise, Rum Ortadokslar, Katolikler, Suriye Ortadoksları, Maronitler, Melkitler ve Ermeniler. Tabii dini azınlıkların yanı sıra etnik azınlıklar da, Suriye mozaiğinin bir parçası: Kürtler, Türkmenler, Çerkezler, Aramiler ve Süryanilere ek olarak, son yıllarda ülkeye gelen yaklaşık 600 bin Filistinli ve Iraklı mülteci de var.

Azınlıkların sorunu yoktu

Suriye, çeşitli grupların bir potada eriyerek yeni bir ulusu oluştuğu bir ülke değil, ancak etnik-kültürel gerilimle dağılmaya aday bir coğrafya da değil. 40 yıldır Almanya’da yaşayan Suriyeli yazar Refik Şami, uzun yıllar boyunca azınlıkların ne kendi aralarında, ne de Sünni çoğunlukla bir sorunları olduğunu anlatıyor. Şami, “Çocukluğumda yıllarca arkadaşlık ettiğim biri vardı. Ben Hristiyan’ım ama onun Müslüman olduğunu çok sonradan öğrendim. Zaten bu gerekmiyordu da. Beraber oyun oynuyorduk ve bu yeterliydi.” diyor.



Farklar coğrafî ve sosyolojik kaynaklı

Syrien Zabadani Demonstration gegen Assad Regierung
Fotoğraf: AP

Bu yeterliydi, zira Suriyelileri ayıran sınırlar dinî ya da kültürel değil, daha çok coğrafî ve sosyolojik etkenlerdi. Farklar daha çok, kırsal kesim ve şehir halkı, ya da dağlarda yaşayanlar ile kıyı şeridinde yaşayanlar arasındaydı. Ayrıca her grubun kendi merkez yerleşimleri vardı. Aleviler Nusayri Dağları ve Humus ile Hama’yı tercih ederken, İsmaililer kıyıya paralel uzanan dağları, Rum Ortodoks ve Katolikleri de Şam, Lazkiye ve kıyı şeridinde yaşıyorlar. Kürtler ise, Toroslar ve Suriye-Türkiye sınırında, ayrıca Şam’ın Kürt mahallesinde ağırlıktalar.

Baba Esad Fransızların taktiğini izledi

Modern Suriye, Avrupa sömürgeciliği ile şekillendi. Osmanlı İmparatorluğu’nun elinden çıkan topraklara, İngilizler ve Fransızlar tarafından bugünkü sınırlar çizildi ve günümüz devletlerinin temelleri atıldı. 1918’e kadar bir arada yaşayan farklı grupların dinî ve etnik bölünmesi de işte bu dönemde başladı. Özellikle Fransızlar, bilinçli olarak azınlıklar ile Sünni çoğunluğun farklı kutuplara yerleşmesine çalıştı. Ayrı grupları birbirine karşı oynayarak, iktidarını sağlamlaştırma taktiğini, 1970’teki darbenin ardından devlet başkanı olan Hafız Esad da devraldı.

Çıkarlar azalınca bağ da kopacak

Yazar Refik Şami, bugünkü Devlet Başkanı Beşar Esad’ın babası olan Hafız Esad’ın, devlet görevlerini kendine sadakat gösterenlere ve Alevi olanlara dağıttığını ve bu yolla, Suriyelilerin daha önce hiç görmediği, mezhep eksenli bir rejim oluşturduğunu söylüyor. Şami şöyle konuşuyor:

“Esadlar, aynı zamanda, başta Sünnilerin ekonomik açıdan güçlü kesimleri de olmak üzere, farklı grupların mensuplarını da kendilerine bağladılar. Bu bağın getirdiği imtiyazlardan yararlananlar, isyanlar başladığında Esad rejimine destek verdiler. Ülkedeki birçok Sünni, halkın sırtından zengin oldu. Esad’a destekleri sayesinde, çok para kazandılar. Ancak getirisi azalınca bu bağı koparacaklardır.”

Syrien Hula Homs Bürgerkrieg Demonstration Opposition Assad
Fotoğraf: Reuters/Handout

Farklı gruplar direnişte birleşti

Suriye Ulusal Konseyi üyesi Ferhad Ahma, ülke halkının büyük bir bölümünün, rejimin sadece otoriter yüzünü bildiği için, direnişin tüm halk gruplarından destek gördüğünü söylüyor. Etnik veya dinî kimliğinden bağımsız olarak, çoğu Suriyeli'nin demokratik değişim istediğini belirten Ahma, aynı zamanda azınlıkların, geleceğin Suriye’sinde haklarının açık bir şekilde tanımlanmasını talep ettiklerini kaydediyor ve, "Biraz endişeliler, zira Irak ya da Türkiye gibi bazı komşu ülkelerde azınlıklara ne kadar hak tanındığını görüyorlar.” şeklinde konuşuyor.

Azınlık haklarının anayasaya alınması isteniyor

Gelecek için umutlu olduklarını belirten Ferhad Ahma, "Sanırım, Suriye’deki muhalefet olarak uzlaşma yolundayız. Azınlıkların temsilcileri ile müzakereler yapılıyor. Hedef, azınlık haklarının anayasaya alınması. Anayasanın, azınlık haklarını güvence altına alması isteniyor.” diyor

Birliğin süresi uzatılabilir

Esadlar, Suriye’deki farklı grupların suni bir şekilde birbirinden ayrılmasını sağladı. Şimdi bu gruplar, rejim karşıtlığında birleşerek birbirlerine yakınlaşıyor. Şu anda geçici çıkar birliği söz konusu. Ama zekice izlenecek politikalarla bu birliğin ömrü uzatılabilir.

© Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp / Çeviren: Aydın Üstünel

Editör: Ahmet Günaltay