1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

BRIC ülkeleri hedef büyüttü

21 Aralık 2011

BRIC kısaltmasıyla anılan Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin geleceğin ekonomik süper güçleri olmaya aday ülkeler. Peki kalkınmışlığın eşiğindeki bu ülkeler kriz virüsüne ne kadar dayanıklı?

https://p.dw.com/p/13Wti
Fotoğraf: AP

İyi pazarlamacılık, beklentiler piyasası için de son derece önemli. Bunun farkında olan Jim O'Neill 2001 yılında, Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin'in ilerde önemli rol oynayacağı tezini ortaya atmıştı. O yıllarda Goldman Sachs'ın baş iktisatçılığını yapan O'Neill dört ülkenin baş harflerinden oluşan ve İngilizce tuğla anlamına gelen BRIC kısaltmasıyla, dünya ekonomisinin en önemli ‘yapı taşlarını' adlandırmış oluyordu.

Aradan on yıl geçtikten sonra bu kısaltma ekonomik tahmin raporlarıyla şirket analizlerinin ayrılmaz parçası haline geldi. Hatta küçük yatırımcı bile, hemen hemen bütün bankalarda satılan BRIC fonlarına parasını yatırabiliyor.

Deutsche Bank'ın New York'taki analiz merkezinde BRIC hakkında sayısız rapor hazırlayan Markus Jaeger, geleceğin dört büyüğünün ekonomik önemine vurgu yaparak, "Pazarlama ve tanıtmanın ne kadar önemli olduğu ortada. Ama bu ülkelerin önemi sadece sözde artmıyor. Sadece ekonomik alanda değil. Küresel yönetim, Para Fonu ve ticari sözleşmeler açısından da bu dört ülkenin önemi artıyor” diye konuşuyor.

BRIC ülkeleri liderleri son olarak bu yılın Nisan ayında Çin'de biraraya gelmişti
BRIC ülkeleri liderleri son olarak bu yılın Nisan ayında Çin'de biraraya gelmiştiFotoğraf: AP

Ekonomik açıdan farkları

Bu dört ülkeyi tek bir kısaltmaya sığdırmanın doğru olup olmadığı ise tartışmalı bir konu. Dünya nüfusunun yüzde 40'ını barındıran ve dünya yüzölçümünden de dörtte birlik pay alan BRIC ülkelerinin ekonomik bakımdan homojen bir görüntü arz ettikleri söylenemez. Kiel'deki Dünya Ekonomisi Etüdleri Enstitüsü'nün Başkan yardımcısı Profesör Rolf Langhammer, ekonomik yapılanmalarının farklı olduğunu ve örneğin Brezilya'nın hammadde kadar sınai ürün de ihraç ettiğini hatırlatıyor. Langhammer, "Çin mamul madde ihraç ediyor. Rusya ise sadece hammadde. Hindistan diğerlerine kıyasla hâlâ kapalı bir ekonomiye sahip. Bu bakımdan söz konusu dört ülke arasında önemli farklar var. Ortak paydaları, kalkınmışlığın eşiğine gelmiş ve büyüklükleri nedeniyle cazip birer pazar olmaları” diyor.

BRIC ülkeleri neden cazip?

Kalabalık nüfus ve hızlı büyüme. Bu iki faktör BRIC ülkelerini yatırımcıya cazip kılıyor. Jim O'Neill de BRIC analizini yatırımcılar için hazırlamıştı. 2008 yılındaki ekonomik krizden bu yana bu dört ülkenin büyüme hızları da düştü. Bankacı Markus Jaeger, ‘yine de klasik sanayi ülkelerine göre bu ülkelerin büyüme hızı parmak ısırtacak cinsten' diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Çin ekonomisi 30 yıldır yüzde 10 oranında büyüyor. Önümüzdeki beş ile on yılda ortalama büyüme hızının yüzde sekize gerilemesini bekliyoruz. Brezilya ve Rusya yüzde dört, Hindistan ise yüzde yediyle büyümeye devam edecek.”

Dünya Bankası’nın tahminlerine göre sanayi ülkelerinin ortalama büyüme hızının bu yıl yüzde 1,6'da kalacağı düşünülürse, BRIC ülkelerinin büyüme çizgisi hiç de küçümsenemez.

Dünya liderliğine soyunmaları zor

İktisat profesörü Langhammer, ‘Buna rağmen, ekonomik krizin BRIC ülkelerinin dünya ekonomisinin liderliğini devralmanın çok uzağında olduğunu gösterdiğini' söylüyor. Langhammer, "Bu ülkelerin sanayi ülkelerini durgunluktan kurtarabileceği sanılmıştı. Yani eski lokomotifin yerini yenisi alacaktı. Ama bu olmadı. Çünkü bu ülkeler kendilerini dünya ekonomisinden ve sanayi ülkeleriyle olan finansal bağlarından soyutlayamazlar. Kriz de gösterdi ki, bu ülkelerin, paralarını emniyette hissedebilecekleri gelişmiş finans piyasaları yok” diye konuşuyor.

BRIC ülkelerinin sorunları

Her BRIC ülkesinin hâlen problemleri var. Brezilya'nın büyüme hızı durma noktasına geldi, Rusya hammadde ihracatına bağımlı, ama gelişmiş bir endüstrisi yok. Doğrudan yabancı sermaye yatırımlarını frenleyen Hindistan'ın dünyaya açılması zaman alacağa benziyor. Çin ise sınai ürün ihracatında Avrupa ve ABD'deki gelişmeye bağımlı. Ayrıca gayrı menkul piyasasındaki balonlaşma da Çin'i ciddi türbülansların beklediğini gösteriyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Andreas Becker / Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Başak Özay