1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beyaz Saray’da Suriye zirvesi

16 Mayıs 2013

Türkiye Başbakanı Erdoğan Beyaz Saray’da ABD Başkanı Obama'nın konuğu olacak. İki liderin başbaşa görüşmesinde Suriye’nin öne çıkması bekleniyor. Uzmanlar, Reyhanlı sonrası Erdoğan’ın tutumunu değerlendirdi.

https://p.dw.com/p/18Yhx
Fotoğraf: Reuters

Alman güvenlik uzmanı Horst Teltschik, Erdoğan’ın Türkiye'nin Suriye politikasında enine boyununa düşünülmüş bir değişim yaptığı görüşünde. Türkiye’nin, Suriye yönetimi ile yıllarca yakın ekonomik ve siyasi ilişkilere sahip olduğunu belirten Horst Teltschik, bu çizgiden dönülmesinin birden fazla gerekçesi olduğunu ifade ediyor:

“Giderek kötüleşen mülteciler sorunu var. Suriye’den Türkiye’ye sığınan mültecilerin 700 bine ulaştığı tahmin ediliyor. Bu, ülkenin üzerinde büyük bir baskı oluşturuyor ve yeni mülteci kamplarının kurulması gibi sonuçlar doğuruyor. Ayrıca sınır bölgesinde yaşayan Alevi azınlık var. Bu azınlığın son saldırılarda Suriye güvenlik birimleriyle işbirliği yaptıkları öne sürülüyor. Alevi azınlığın Sünni mezhebine sahip olanlardan kaygı duydukları hatta korktuğu için Esad’ın tarafında olduklarından yola çıkılıyor. ”

Kürt sorunu nasıl etkiler?

Horst Teltschik Türkiye açısından Suriye sorununda diğer kritik bir konunun Kürt sorunu olduğunu söylüyor. Horst Teltschik, İmralı Cezaevi'nde tutuklu bulunan Abdullah Öcalan ile yürütülen müzakerelerle bu sorunun çözülüyor gibi göründüğünü, ama durumun hızla değişebileceğini belirtiyor:

“Erdoğan’ın kaygısı, Suriye’nin dağılması halinde Kürt sorununun yeniden alevlenmesi. Suriye'nin dağılması durumunda, Suriye, Irak, İran ve Türkiye’deki Kürtlerin bağımsız bir devlet kurmak için bir girişim başlatması Erdoğan’ın kabusu olur.”

Başbakan Erdoğan, iç siyasette yaşadığı bu baskı karşısında yalnız kalmış gibi görünse de bu durum, Türkiye'nin ABD'nin stratejik ortağı olarak önemini kaybetmesine yol açmıyor. Zira ABD, henüz çözüme kavuşmamış bir Filistin sorununun olduğu, iç siyasetinde istikrarsız bir Irak'ın bulunduğu ve İran ile krizin yükselip alçaldığı bölgede güvenebileceği bir ortağa ihtiyaç duyuyor. Washington’daki düşünce kuruluşu Alman Marshall Fonu’ndan Ivan Vejvoda, ABD’nin ivedi şekilde bölgede güvenilir bir partnere ihtiyacı olduğunu belirtiyor:

“Öncelikle şunu vurgulamak istiyorum. Bu, Başbakan Erdoğan’ın 2009 yılı aralık ayından beri ABD’ye yaptığı ilk ziyaret. Uzun süredir buraya gelmemişti. Türkiye, NATO’da ABD ile Batı Avrupa’nın önde gelen müttefiklerinden biri konumunda. Ayrıca Doğu Akdeniz'de ve İran, Suriye gibi meydan okumaların yaşandığı bölgede ön cephe konumunda. Unutmayalım ki ABD Türkiye’yi Suriye’den gelecek olası saldırılarda korumak için ülkeye füze yerleştirdi. Bu da mevcut güvenlik ilişkisinin ne kadar yakın olduğunun bir göstergesi.”

‘Türkiye’nin askerî konumu önem kazandı’

Alman Marshall Fonu’ndan Ivan Vejvoda, şu an yaşanan krizde Türkiye’nin askerî konumunun önem kazandığını belirtiyor:

“Tartışmasız Türkiye ordusu bölgede en güçlü olan, modern ve iyi silahlandırılmış ordulardan biri. İsrail ordusu ile önemli güvenlik ve askerî işbirliği yürütüyor. Suriye sorununa müdahale edilmesi halinde bölge için bir nevi önemli bir iskele konumunda. Ayrıca Türkiye BM Güvenlik Konseyi'nin ya da isteklilerden oluşturulan bir koalisyonun müdahale etmeye karar vermesi halinde Suriye’ye ordusuyla girebilecek muhtemel ülkelerden biri.”

Güvenlik uzmanı Teltschik’e göre Başbakan Erdoğan, Obama’dan en azından muhalif güçlere silah temin edilmesini talep edecek:

“İki yılın ardından Amerikan ve Avrupalı gizli güvenlik servisleri ya da Türk gizli servisleri artık hangi güçlere destek verip, kime vermeyeceklerini ayırt edebiliyor olmalılar. Yani demek istiyorum ki, silahlandırma konusunu bütünüyle olasılık dışı bırakmak doğru olmaz. Bu eldeki verilere göre verilecek bir karar ama iki yılın ardından bu bilgilere ulaşılmış olmalı.”

© Deutsche Welle Türkçe

Gero Schließ / Deniz Eğilmez

Editör: Ercan Coşkun

Horst Teltschik
Horst TeltschikFotoğraf: picture alliance/dpa