1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

24 Nisan 2015

Alman basınından seçtiğimiz yorumlar bugün tamamen 1915 olayları, Türkiye’nin, Almanya’nın bu konudaki tavrı ve Cumhurbaşkanı Gauck’un soykırım ifadesini kullandığı konuşmasıyla ilgili.

https://p.dw.com/p/1FEDc
Symbolbild deutsche Presseschau Presse
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

24.04.2015 - Alman basınından özetler

Die Welt gazetesinde, Jacques Schuster imzalı “Söylenmemiş Olanın Yükü” başlıklı bir yorum var. Yorumun alt başlığında “Ermenilere yapılan soykırım uzun süre bu ifade ile nitelendirilmiyordu. Ama şimdi Almanya Cumhurbaşkanı ve Almanya Federal Meclisi sessizliğini bozuyor. Bu, saygıdeğer bir çıkış, ama aslında bununla amaçlanan şey ne?” diye bir soru da yöneltiyor gazete. Yorumun devamını özetliyoruz:

“Türkiye’nin bir şeyler yapması gerekiyor; sözden çok iş … . Ermenilerin çoğunluğunun arzuladığı şey para, tazminat gibi şeylerden ziyade, Türklerden bir jest gelmesidir. Biz Almanlar açısından geçmişe ilişkin politikalar değil, bu tür katliam yıldönümlerinin anılması ön planda olmak zorunda. Ermeni kıyımı 20. yüzyıl Avrupası’nın en büyük trajedilerinden biridir. Eğer konuya sevgi ve acıma duygularıyla yaklaşmaz ve böyle bir olay olmasaydı neler olabilirdi tarzında kıyaslamalar yapmazsak, bu trajedinin anlamlandırılması mümkün olmaz. Avrupa’nın inşası sadece ve sadece bu yoldan mümkün olabilir ve Avrupa'da gelecekteki olası trajedilerin önüne ancak böyle geçilebilir.”

Süddeutsche Zeitung'un “Almanya Cumhurbaşkanı ve Gerçekleri Söyleme Cesareti” başlıklı yorumunu ise Constanze von Bullion kaleme almış. Yorumdaki görüşlerden bazılarını aktarıyoruz:

“‘Gerçeklere varmadan suçtan arınmak mümkün olmaz’ tarzındaki düsturu kendine ilke edinen Joachim Gauck’u cumharbaşkanlığına taşıyan işte bu hayat felsefesidir. Bundan dolayı da Gauck, konuşmasında, 1915 olaylarını ‘bir halkın planlı olarak yok edilmesi’, yani soykırım olarak nitelendirmiştir. Gauck bunu sadece anma amacıyla da söylemedi. Bu konuda Türk hükümetini de girişimde bulunması için harekete geçirmek istedi. Alman hükümeti önceleri Türkiye ile arasını bozmamak adına soykırımın adını koymaktan kaçınıyordu. Ancak Cumhurbaşkanı Gauck ilk adımı atarak bu kavramı devre dışı bırakamayacağı sinyalini verdi. Yani Gauck, federal hükümetin reel politikalarına yüz vermedi. Ayrıca konuşmasında, ‘bu olayı anmakla, bugün yaşayan hiç kimseyi sanık koltuğuna oturtma gibi bir niyetimiz de yok’ diyerek, barışçıl mesajlar da verdi.”

Frankfurter Allgemeine Zeitung'un “İnkâr ve unutmak” başlıklı Rainer Hermann imzalı birinci sayfadan aktarılan yorumunda, 1915 olayları ayrıntılı olarak analiz ediliyor. Ermenilerin soykırıma uğramasının tarihi bir kronolojisinin de çıkartıldığı yorumda şu görüşler dikkat çekiyor:

“Türkiye tarihinin bu sayfasının üstü kapatılmak, unutturulmak istendi. Çünkü bu olaylara gelene kadar Osmanlı İmparatorluğu askeri yenilgilere uğramış, aşağılanma ve travma yaşamıştı. Ermeni soykırımı Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesinin kilometre taşıdır. Yeni kurulan cumhuriyet ise bu olayı görmezden gelmek istedi. Hem yeni cumhuriyeti kuranların da bu olaylarda sorumluluk payı vardı, hem de öldürülen, ülkeden püskürtülen Ermenilerin mal varlıkları 1923’den sonra Türk burjuvasına kalmıştı. Türkler ve Almanlar tarihleriyle farklı yüzleşiyorlar. Türkler soykırımı genel olarak inkâr etmek suretiyle yeni cumhuriyetle kendilerini özdeşleştirirken, Almanlar, Yahudi soykırımını itiraf etmekle savaş sonrası Alman kimliği ile kendilerini özdeşleştirmiş oluyorlar. Türkiye geçmişte olanlara af çıkartmak isterken, Almanya geçmişindeki olayları hatırlama ve anma kültürü geliştiriyor. Tüm bu nedenlerle Alman hükümeti de, Cumhurbaşkanı Gauck’dan çok daha önceleri soykırım sözcüğünü kullanmış olsaydı çok daha açık ve saygıdeğer bir tavır almış olurdu.”

Son olarak Berliner Zeitung’dan bir alıntımız var:

“Soykırımın tanınması atılacak küçük bir adımdı ve halka yakın Cumhurbaşkanı Erdoğan açısından da doğru bir adım olacaktı. Erdoğan bunu yapmadı ve Ermeni tartışmasında hareket serbestisi kazandıracak tarihî bir şansı heba etmiş oldu.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar