1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

10 Ocak 2013

Kıbrıs'a malî yardım, Obama'nın ateşli silah yasasında değişiklik vaadi, İngiltere'nin AB'deki geleceği ve Berlin'in yeni havalimanı projesi, bugünkü Alman basınındaki yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/17HiE
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Berlin'de yayımlanan Tagesspiegel gazetesi, krizdeki Kıbrıs'a malî yardımda bulunulmasına temkinli yaklaşan Alman politikacıların tutumunu ele alıyor:

"Euro'nun kurtarıcıları, bankalarını istikrara kavuşturması için Yunanistan'a bile daha yeni 20 milyar euro verdi. Hem de bankaların kime borçlu olduğunu ya da kimlere cömert krediler vermiş olduklarını bile sormadan. Şimdi ise sırf işin içinde Rus yatırımcıların parası var diye sert durmak istiyorlar. Bunun seçim taktiği olduğu açıkça görülüyor. Kıbrıs'ı yönetenler haklı olarak çifte standart uygulandığı şikayetinde bulunuyor. Ancak seçim kampanyasındaki politikacıların başlattığı bu tartışma büyük bir fırsatı da içinde barındırıyor. Nihayet tüm partilerdeki Merkel karşıtları, baskı yaparak aslında başından beri gerekli olan birşeyi kabul ettirebilir. Bankaların kurtarılmasından hangi yanlış yatırım yapmış alacaklılar fayda sağlıyor ve masraflara ne şekilde dâhil edilebilecekler? Bu konularda tam şeffaflığa ihtiyaç var."

Neues Deutschland gazetesi ise ABD'de Başkan Obama'nın ateşli silahlarla ilgili yasa değişikliği vaadini ve başarı şansını irdeliyor:

"ABD'de geçtiğimiz yıl 11 bin 458 kişi özel kişilere ait ateşli silahların kullanımı nedeniyle hayatını kaybetti. Ancak Obama sürekli gelecek seçimleri düşünerek güçlü silah lobisine boyun eğdi. Şimdi ise sınırsız silah bulundurma hakkını gerçekten de kısıtlamak ister gibi görünüyor. İkinci görev döneminin başlarında en acil durum bu gibi. Zaten bir daha Başkanlığa aday olamayacak. 2004 yılında süresi dolan ülke çapında ateşli silahların yasaklanmasına dair yasanın yenilenmesi, on mermiden fazla kapasiteli şarjörlerin satışının yasaklanması planlanıyor. Amerika'daki hanelerde neredeyse 300 milyon silah bulunduğu düşünüldüğünde tabii ki sınırlı bir adım. Ayrıca uygulaması da zor."

Basın turumuza ABD-İngiltere ilişkilerine ilşkin bir yorumla devam ediyoruz. Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği üyeliğini giderek daha fazla sorgulamaya başlayan İngiltere'yi uyardı. İngiltere Başbakanı David Cameron’un referandum çağrısı yapması beklenen konuşma öncesinde Washington, İngiltere'yi AB içinde görmek istediği mesajını verdi.

Landeszeitung Lüneburg gazetesi konuyu yorum sütunlarında şöyle değerlendiriyor:

“İngilizler, ABD ile olan özel ilişkilerini, şimdiye dek hiç bu şekilde görmemişlerdi. Zira bir savaş için silaha sarılmak söz konusu olduğunda İngiliz elitleri Amerika'nın savaşçı köpeği olmaya soyunuyordu. Gerçekte ise İngilizler, araziden fazla uzaklaştıklarında Washington'ın ıslık çalıp geri çağırdığı kaniş köpeği gibi. Başkan Obama’nın AB ile ilişkilerden sorumlu genel sekreteri Philipp Gordon, AB'den ayrılmayı düşünen Cameron hükümetine şunu açıkça göstermiş oldu: İngiltere, bizim gözümüzde AB üyesi olduğu sürece değerlidir. Başbakan David Cameron’ın her fırsatta AB’yi günah keçisi yapıp saldırarak içine düştüğü ikilemden prestijini kaybetmeden çıkması hiç kolay olmayacak.”

Basın turumuzu Almanya’dan bir haberle tamamlıyoruz. Almanya’nın dev projelerinden olan Berlin-Brandenburg Uluslararası Havalimanı'nın açılışı son üç yıl içerisinde dördüncü kez ertelenmişti. Projenin denetleme kurulu başkanlığından ayrılan, Berlin’e hükümet eden Belediye Başkanı Klaus Wowereit’ın, bu görevinden de istifa etmesi için baskılar artıyor. AB Komisyonu'nun, açılışı ertelenen havaalanı nedeniyle uçuş rotası anlaşmasının ihlal edildiği gerekçesi ile dava açmayı planladığı kaydediliyor.

Berliner Zeitung'un konuya ilişkin yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Tasarruf tedbirleri nedeniyle son 20 yıl içinde yönetimde kesintilere giden, malî açıdan zayıf tüm eyalet ve belediyelerde, özellikle de Berlin'de bir anlayış eksikliği, vasıfsızlık ve en iyi beyinleri kendine çekmekte yetersizlik görülüyor. Ancak projenin denetim kurulunda oturan bir politikacının, güvenilir ve işinin erbabı bir ekibi yoksa ve inşaat safhasındaki kritik sorunları fark edip sorgulayamıyorsa, artık tükenmiş demektir."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu